21 Nisan 2012 Cumartesi

Radon

Maddenin yapıtaşları birbirinin aynisidir. Demirin, suyun ve havanın hammaddeleri hep aynıdır.

Elektron, nötron ve protonlar.

Nötronlar ve protonlar atomun içinde, tam ortada duran çekirdekte bir arada bulunurlar. Elektronlar bu nötron-proton karışımı çekirdeğin etrafında dönerler.

Bilirsiniz eminim, elektronlar eksi, protonlar artı elektrik yükleri taşırlar. Nötronlar herhangi bir elektriksel yük taşımazlar (doğrusu birbirlerinin etkisini örten hem eksi, hem de artı yük taşırlar, bu yüzden yüksüzdürler).

Peki demiri sudan, suyu da havadan ayıran nedir?

Bir kelimelik bir cevabi var bu sorunun.

Elektronlardır.

Elektron sayısı bir maddenin kimyasal özelliğini belirler.

Bir maddeyi katı, sıvı, gaz, tatlı, tuzlu, zehirli, şeffaf yada renkli yapan hep elektron sayısıdır.

Peki proton ve nötronların hiç mi katkısı yok?

Eee, var haliyle biraz tabii.

Mesela, bir maddenin ağırlığının yada teknik deyisiyle kütlesinin neredeyse yüzde yüzünü proton ve nötronlar oluşturur.

Protonların en önemli özelliği ise elektron sayısını belirlemeleridir. Normal koşullarda bir atomun içinde proton sayısı kadar elektron bulunur.

Ama atomları birbirlerine bağlayan, yani molekülleri meydana getiren, bu bağların sıkılığına göre onları katı, sıvı yada gaz yapan hep elektronlardır.

Proton, nötron ve elektronlar genelde yalnız başına bulunamazlar. Ortaya bir proton atin, hemen bir elektron yakalar ve hidrojen atomunu oluşturur.

Bir atomdan birkaç elektronu almak yada fazladan bir iki elektron vermek göreceli olarak kolaydır.

Elektronu alınan bir atom hemen başıboş bir elektron bulur.

Bazen atomlar elektronlarını paylaşırlar. Böylece moleküller oluşur.

Bir atomdan elektron çalmak yada vermek pratikte olası iken aynı atomdan bir proton yada nötron almak sıkar biraz.

Çünkü proton ve nötronları çekirdekte bir arada tutan kuvvet, elektronları çekirdeğin etrafında tutan kuvvetten kat kat güçlüdür.

Ama eğer bunu becerebilirseniz ortaya acayip kuvvetli bir enerji çıkar. Buna da atom enerjisi yada nükleer enerji deriz.

Bir atomdan bir proton alırsanız, doğal olarak bir elektron da kaçar gider.

Maddeyi madde yapan elektronlardır dediğimizi hatırlayın. Böylece protonu gitti diye kaçan elektron, maddeyi başka bir madde haline dönüştürür.

Örnek olarak helyum atomundan bir protonu söküp alırsak, iki elektronundan biri de kaçar gider ve helyum hidrojene dönüşür. Bu arada pratikte helyumdan proton almak, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Aslında günümüz bilgi ve teknolojimizle imkânsızdır.

Bununla birlikte, bazı maddelerin çekirdeğinde o kadar çok nötron ve proton bulunur ki, proton ve nötronları bir arada tutan güçlü kuvvet, çekirdeğin en dışındaki protonları ve nötronları bir arada tutamaz.

Çünkü bu çekirdekteki güçlü kuvvet, güçlü olmasına güçlüdür de bu gücün menzili çok kısadır. O yüzden çekirdeği büyük bazı atomlar, siz hiç bir şey yapmasanız da arada bir, bir protonunu kaybederler.

Uranyum iste böyle bir atomdur.

Uranyum çekirdeğinde doksan iki proton vardır. Bu da normalde doksan iki elektronu olacağını gösterir.

Uranyum bu doksan iki protonun hepsini tutamadığından protonlar yavaş yavaş kaçar. İşte bu yüzden uranyum radyoaktiftir deriz.

Tüm radyoaktif maddeler, hızlı yada yavaş olarak proton ve dolayısıyla elektron kaybederek başka maddelere döner.

Mesela Uranyum Toryuma, Toryum Radyuma Radyum da Radona döner.

Bu dönüşüm çekirdeğinde seksen iki proton bulunan kurşuna kadar gider. Kurşun çekirdeği, kuvvetli gücün en dıştaki proton ve natronları tutabileceği kadar küçüktür.

Buradan sonra çekirdekten protonlar kaçmaz, kurşun, kurşun olarak kalır.

Bu arada radyoaktif maddelerde, çekirdekten protonlar kayboldukça nötronlar da kaybolur ama nötron kaybı maddeyi başka bir madde haline dönüştürmez. Unutmayın, maddeyi madde yapan elektronlardır. Elektron sayısını da çekirdekteki protonlar belirler.

Bir madde, örneğin uranyum, bir nötronunu kaybederse biraz daha hafif bir uranyum olur, ama sonucunda hala uranyumdur. Normal bir uranyumun, tadını, rengini, katılığını taşır.

Radyoaktif maddeler fazlasıyla ağır kati maddelerdir.

Bunun bir tek istisnası vardır.

Radon.

Radon gaz halinde bulunan tek doğal radyoaktif maddedir.

Radonun gaz olma sebebi de çok enteresan. Radonun elektronları öyle düzenli bir biçimde dizilmiştir ki, radon, proton kaybederek radon olmaktan çıkana kadar, diğer radon atomları dahil başka hiç bir atomla birleşmez.

Mesela, helyum atomu da böyle nazlı bir atomdur. Helyum ancak ulaşılabilecek en soğuk derecelerde başka helyum atomları ile yakınlaşarak sıvı hale dönüşür. Katı helyum pratikte oluşamaz.

Böyle nazlı atomlara soy gaz yada asil gaz deriz.

Peki radonun gaz olması niye önemli?

Şu yüzden.

Siz uranyumu yemedikçe yada üstüne oturmadıkça, radyoaktif etkisini hissetmezsiniz. Uranyum, kendi kendine yürümez, uçmaz.

Radon ise bir gaz olduğundan, rüzgârla bir yerden başka bir yere taşınır, solunarak akciğerlere girer, orda bir yere yapışır ve baslar proton ve nötron fırlatmaya.

Bu mini bir atom bombası yutmaya benzer. Uğraşın durun sonra, kanserle, bilmemeyle.

Radonun başka bir derdi de mesela uranyuma göre çok daha fazla proton ve nötron fırlatmasıdır. Yani daha agresif, daha sıkı bir radyoaktif maddedir.

Radyoaktif maddeler yer kabuğunda fazlasıyla bulunur. Bunların en sık rastlananları uranyum, radyum ve toryumdur. Bunların hepsi de radyoaktif hayatlarının bir döneminde radona dönüşürler.

Kısacası, radon hayatimizin bir parçasıdır, her yerde bulunur.

Yeter ki çok fazla bulunmasın.

Çünkü radonun fazlası sağlığımız için çok ciddi bir tehlike oluşturur.

Bu yüzden mutlaka evinizde bir radon ölçümü yapın.

Şu aralar hava raporlarında evlerdeki radon ölçümleri de veriliyor. Çok sevindirici.

Siz de dikkatli olmaya devam edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...