11 Temmuz 2012 Çarşamba

Tunus 4

Sahara gezisinin ikinci ayağı yarın. Hedefler çölde iki şehir, Matmata ve Douz.

Matmata, Star Wars A New Hope yani çekim tarihi itibarıyla birinci, Star Wars tarihi ile dördüncü filmin başlangıç bölümünün ve Attack of the Clones yani çekim tarihi ile beşinci, Star Wars tarihi ile ikinci filmde Anikin'in annesinin öldüğü sahnenin çekildiği böige. Star Wars'daki ismi ile Tatooine gezegeni.

İşin komiği Tunus'un güney doğusunda Tatooine isimli bir bölge gerçekten bulunmakta. Zaten George Lucas'ın Tunus'a ve Arap dünyasına bir yakınlığı var. Tam hikayesini bilmesem de mesela Revenge of Sith'de Obi Wan Kenobi ile Anikin Skywalker'ın dövüştükleri gezegenin adı da "Mustaphar".

Matmata'ya dönersek, buradaki en önemli Star Wars bölgesi bu günkü ismi ile Hotel Sidi Driss. Filimde Lars'ların evi yani Lars Homestead. Lars'lar kim derseniz, Beru ve Owen Lars, Luke Skywalker'ın baba tarafından akrabaları. Luke, annesi Padme'nin doğum esnasında ölümünden sonra Lars'larla yaşadı, taa ki Ben (Obi Wan) Kenobi ile tanışıp Tatooine'den ayrılana kadar. Kısacası Hotel Sidi Driss Luke'un evi sayılır.

Hotel Sidi Driss - Lars'ların Evi
Bilgisayar oyunlarını seviyorsanız, Call of Duty'yi bilirsiniz. Bu oyunun ikinci bölümündeki Kuzey Afrika kampanyasının bir bölümü de Matmata'da geçmekte. Bu oyunu bitireli çok oldu, görünce hatırlarmıyım bilmiyorum.

Matmata'nın bir başka ziyaret noktası da Roman zamanından kalma bayağı iyi koşullarda bir amfi-tiyatro.

Matmata'dan sonra hedef Douz, yani yine Sahara. Douz'a Sahara'nın başkenti de diyorlar, niye imiş, göreceğiz. Tabii ki yine develer, kum tepeleri, vahalar ve en önemlisi çöl sıcakları gündeme gelecek.

Develere gelmişken bu sevimli hayvanlarla ilgili yeni birşey öğrendim, sizle paylaşayım.

Sahilde geziniyorum, devecilere denk geldim, bayağı bir kervan dolusu deve ile birlikte. Birbirimizi bonjour'ladıktan sonra bana binmek ister misin diye sordular. Ben de kırık Fransızcamla:

"Binmeyeceğim ama bir deve fotoğrafı çekmek istiyorum" dedim.

Deve için de İngilizce karşılığı "Camel" olan "Chamau" (Şamo) yu kullandım.

Deveci döndü ve biraz da ukalaca:

"Bunlar deve değil" dedi.

Nasıl kanım beynime sıçradı. Ne demek lan deve değil, bayağı deve işte, hörgücüyle, kıvrık boynuyla tastamam deve. Hadi insan ceylanla geyiği karıştırabilir ama bu deve yani, pek öyle başka bir hayvanla karıştırılabilecek gibi değil.

"Ne peki deve değilse, kaplumbağa mı?" dedim.

Yine aşağılayıcı bir bakıştan sonra:

"Bu dromader" dedi, bir de hecelerin üzerine basa basa dı-ro-ma-der diye, uygar beyaz adamın Güney Amerikalı yerlilerle konuştuğu gibi.

Piçkurusu, on beş yaşında ya var ya yok. Okuma yazması varsa iyi.

Sonra yere eğilip kumun üzerine çift hörgüçlü bir deve çizdi ve sonra "Se şamo" dedi. Sonra yanına bu sefer tek hörgüçlü bir deve çizdi, ona da "Se dromader" dedi.

İşte böyle, tek hörgüçlü devenin adı dromader'miş, öğrenmiş olduk.

Ama hala biraz aşağılanma sancım sürüyor, yanıma yandaş arıyorum. Çünkü vardır o tarafın. Tüm dünyanın bildiği bazı en basit abc'leri bilmem, insanlar duyunca şaşırır ve gülerler. Bu yüzden hala tereddütteyim, bu dromader herkesin bildiği birşey de ben mi atlamışım yoksa devecinin beni aşağılamak amacıyla kullandığı fazlasıyla sofistike, zoolojik bir ansiklopedi terimi mi anlamaya çalışıyorum.

Develer
Aynı akşam bu kez Jelena'yla yürüyoruz, uzaktan başka bir deveci gurubunu gördük. Jelena önceki aşağılanma olayını bilmiyor, anlatmamıştım daha. Neyse, olayı Jelena'nın üzerinde denemeye karar verdim.

Jelenaya sordum. "Jelenacım sorarmısın deveyle resim çekebilirmiyiz?"

Bu arada İngilizce konuşuyoruz ve ben devenin karşılığı camel'ı, uzata uzata, üstüne basa basa "keeeee-mıllll" diye söylüyorum ki Jelena Fransızca sorduğunda şamo'yu kullansın diye. Eğer deveyi şamo diye çevirirse rahatlayacağız, demek ki cahillik bende değilmiş deyip sayfayı çevireceğiz. Yok eğer dromader derse, ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.

Neyse devecilerle yanyana geldik. Jelena eksküzemua mösyö deyip fotoğraf sorusunu sordu. Sadece bir tek kelimeyi duydum.

"DROMADER"

Yarın görüşürüz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...