24 Mart 2022 Perşembe

Noel Baba Köyü

Helsinki, İskandinavya'daki başkentlerin bence en sıcağı ve en sevimlisidir. Bir Kopenhag yada Stokholm kadar ışıltılı, gösterişli olmasa da, insanları çok sıcak ve yardımsever, şehirin kendisi de fazlasıyla sempatiktir.

Ancak bu kez ne insanlarının sıcaklığı, ne şehrin sempatikliği bizi kurtarabildi. Helsinki, lapa lapa yapan karla birlikte bir derin dondurucunun içi kadar soğuktu..

Berlin'den kalkan uçağımız Helsinki havaalanına indiğinde her yer bembeyazdı. Şehre ulaştığımızda da çok bir şey değişmemişti. Halbuki Helsinki'yi yeniden, hem de 🐝Mezzy🐝 ile birlikte görecektik. Jelena ile 2013 yılından kalma çok güzel anılarımız vardı bu güzel kentte. Hem onları tazeleyecek, hem de 🐝Mezzy🐝'ye ilk kez geldiği bu şehri gösterecektik.

Dime fırsat düşer bir dahi heyhât!

Hard Rock Cafe'ye zor attık kendimizi…

Hard Rock Cafe'ye zor attık kendimizi…

Helsinki'den Rovaniemi'ye trenle geçecektik. Neredeyse sadece turistleri Noel Baba Köyü'ne götürmek için varolmuş bu tren. İsmi Santa Claus Express. On iki saatlik, yataklı bir tren yolculuğu. Akşam saat yedi gibi biniyor, ertesi sabah erkenden de Noel Baba Köyü'ne ulaşabiliyorsunuz. Biz de trenin kalkış saatine kadarki zamanda Helsinki'yi gezeriz diyorduk. 

Hard Rock Cafe'de neredeyse üç saat geçirdik. 🐝Mezzy🐝 huysuzlanmaya başlamıştı. Bir oyuncak isterim diye tutturdu. Biz de karda kıyamette Helsinki'de bir oyuncakçı bulduk. Neyse ki gönlü oldu ama biz de saat'i altı falan etmiştik.

İstasyonun hemen karşısında, duvar yerine baştan başa camla çevrili bir bara oturduk. Bir şeyler içerek, lapa lapa yağan karın altında, Mayıs ayımda Lozan'da alış-verişe çıkmış insanlar kadar rahat, şehir merkezinde dolaşan Helsinkililer’i izledik.

Trenimiz biraz rötarla olsa da hareket ettiğinde eşyalarımızı kabinimize koyup, restorana geçmiştik bile. İki kabinimiz olsa da, üçümüz de ayrılmayalım dedik ve aynı kabinde gözlerimizi kapadık.

Jelena, ineceğimiz istasyonu kaçırmayalım diye ses çıkaran her cihazın alarmını kurmuştu. Sabah uyandığımda yangın çıktı yada teröristler saldırıyor zannettim. Üç iPad ve iki iPhone car car çalıyordu. Hemen toparlandık. Valizlerimizi kapadığımızda da Rovaniemi'ye ulaşmıştık zaten.

Karlar içinde ufacık bir istasyon. Duvarında da bir termometre. Eksi yirmi bir derece! Kuzey Kutbu'na hoş geldiniz…

Duvarında da bir termometre

Bir otobüs bizi Noel Baba Köyü'ne götürdü.

İlk iş otelimizi bulmak oldu. Burası köyün resmi konaklama merkezi, ismi Santa Claus Holiday Village. Bir otel binası yok. Chalet tarzı ikiz evlerde kalıyorsunuz. Odalar falan gerçekten hep Noel havasında. Hadi biraz hıyarlık olsun, her odanın bir de özel saunası var. Bu sauna işine en çok ben sevindim. Normalde üç beş adamla aynı bench'de oturmak hiç açmaz beni, o yüzden kişisel kabinleri olmayan saunalara gitmem. Ancak bu kez bol bol, sindire sindire tadını çıkardım saunanın.

Sabah erken saatte odamız hazır değildi. Otelin Christmas House isimli kulübesinde bir kahvaltı edip, köyü gezmeye başladık.

Noel Baba Köyü kuşkusuz Rovaniemi'nin ilgi merkezi. Burada yılın her günü Noel. Köy hep Noel sisleriyle donanmış. Merkezinde, bazen yanındakinizi zor duyabildiğiniz  Disneyland'in aksine çok derinden, tatlı tatlı Noel şarkıları çalıyor.

Köyde beton bina yok, yada var da ahşapla çok güzel gizlenmişler. Şubat'ta gitmenin faydaları, her çatıda iki metre kar vardı. Gerçekten düşsel bir yer yapmışlar sevgili arkadaşlar.

Noel Baba onu konuşturmak için çok uğraştı

Köyün en büyük binası elbette ki Noel Baba'nın 'ofisi'! Burada tipik bir Noel dekoru eşliğinde Nick dedenin yanına oturup, onla gevezelik edebiliyorsunuz. Noel Baba'yı görmek bedava, ama eğer fotoğraf istiyorsanız kesenin ağzını açmanız gerekiyor. Her şeyden olsun diyorsanız, fotoğraflar, videolar falan yüz yuroyu buluyor.

🐝Mezzy🐝 çok heyecanlandı Noel Baba'yı gördüğünde. Noel Baba onu konuşturmak için çok uğraştı ama acayip utanmıştı canım kızım, yine de hediye pazarlığı yaptı tabii.

Noel Baba'yı iki gün sonra bir kez daha görmeye gittik. Bu kez 🐝Mezzy🐝 bayağı konuşkandı, İngilizce, Fransızca, hem bizi, hem de Noel Baba'yı bol bol güldürdü.

Köyde bir de Noel Baba Postanesi var. Burada çocuklar Noel Baba'ya mektup yazabiliyorlar. Çoğunlukla da Noel hediye listeleri tabii… 🐝Mezzy🐝'cik de uzun bir liste hazırladı. Normalde bu mektup ve kartlar Noel Baba'nın adresine gidiyor. İster inanın, ister inanmayın, Noel baba her yıl binlerce gönderi alıyor. Biz komiklik olsun diye 🐝Mezzy🐝'nin kartını Jelena'nın babasına gönderdik.

Kuzey Kutup Dairesi'nin işaretlendiği nokta

Köyün ilginç başka bir noktası ise size geçen yazıda anlattığım Kuzey Kutup Dairesi'nin işaretlendiği yer. Buradan ilk geçtiğimizde "Şimdi Kuzey Kutbundayım" diye bayağı bir olay yaratmıştım, sonra pusulaya bakımca zaten kutup dairesi içinde başladığımı, bu çizgiyi geçerek de aslında Kuzey Kutbu'ndan bir kaçışı gerçekleştirdiğimi anladım. Çizginin taraflarını şaşırmışım!

Günün gerisini barlarda, pastanelerde ve odamızda geçirdik.

Gece olduğumda ise köyün güzelliği iki katına çıkmıştı. Anlatılması zor güzellikte bir ışıklandırma yapmışlar. Chalet'mizin yanı bir çam ormanıydı, ormanı bile ışıklandırmışlar. Yeşiller, morlar, mavilerle donanmıştı bütün köy.

Yeşiller, morlar, mavilerle donanmıştı bütün köy

Otele dönerken yolda üç dört tane Ren geyiği ile karşılaştık. Kızak mesailerini bitirmiş, evlerine dönüyorlardı. 

Jelena çok sever Ren geyiklerini. Aslında bütün hayvanları çok sever ama böyle egzotik türlere karşı fazladan, anlaşılabilir bir sempatisi vardır.

Ancak şansı pek yaver gitmez bu 'özel' hayvanlarla. Çünkü kafasında canlandırdığı sevimli, pufidik hayvanlar sonucunda birer hayvandırlar ve çok sıkıştırırsanız, en hafifiyle sizlere sinirlendiklerini 'hissettirirler'.

Pekin hayvanat bahçesinde bir panda hırlamıştı sevgili karıma. Halbuki önceden bıraksalar aynı yatakta uyuyabilirdi bu sevimli hayvanlarla.

Jelena bu kez de yolda gördüğümüz
Ren geyiklerinden birinin yanına gidip,
ona bıcı bıcı yaptı

Mykonos adasında, adanın maskotu Petros isimli bir pelikan bulunur. Tabii ki uzaktan çok sevimli durur., ama sonuçta bir kuştur işte Jelena ilk gün bunu sevmeye kalktı, pelikan da önce "Ablacım bi git başımdan" şeklinde kalktı başka yere gitti. Jelena ısrar edince de kaçıp, kayboldu. Ertesi gün plajda yakaladı Jelena Petros'u. Yanına gidip, yeniden sevmeye çalıştı. Pelikan bu kez öyle bir tıslayıp, atladı ki üzerine, Jelena bir çığlık atıp, geri kaçmak zorunda kaldı. Bu vakadan sonra bir iki kere daha karşılaştık Petros'la. "Hadi git yanına, resminizi çekeyim" falan diye teklifte bulundum, Jelena gayet net cevap verdi "I don't want to talk to that jerk anymore!"

Ren geyikleri de aynı nedenle çok sevimli gelir karıma. Sonuçta Noel Baba'nın kızağını çeken, çocukluğunda her Noel gecesi yesinler diye tuz bıraktığı eski arkadaşlarıdır. 

Jelena bu kez de yolda gördüğümüz Ren geyiklerinden birinin yanına gidip, ona da bıcı bıcı yaptı. Ren geyiği bu işten pek hoşlanmamıştı. Bir çığlık atıp, sevgili karımı boynuzlamaya kalktı. Güldük tabii. Bu arada ben de ilk kez bir Ren geyiğinin sesini duymuş oldum. Eşekleri hatırlattı bana.

Rovaniemi'de ren geyiklerini yiyiyorlar sevgili arkadaşlar. Aslını isterseniz çok problem yok bunda. İsviçrede yılın bir dönemi hep av eti yerler, bu da çoğunlukla geyiklerdir. Ama geyik eti hiç bir şey! Buralarda atları, kanguruları hatta devekuşlarını yerler. Ancak ben hala bu hayvanların et amaçlı kesilmesine alışamadım. Prensip itibarıyla yemiyorum hiç birini. Rovaniemi'nin geleneksel ikinci yemeği de balık, çoğunlukla da somon. Balığı da medikal nedenlerle yemediğimden, köyde kendime bir fast-food restoranı buldum. Menülerinde kebap vardı. Köyde kaldığımız süre boyunca kebap yedim. Akşamları bu restoran kapalı olduğunda bu kez de köyün karşısındaki benzin istasyonunda kebap yiyiyordum. Finler kebabı sevmişler sizin anlayacağınız.

Onca yorgunluktan sonra, akşam yattığımız yeri beğenmiştik. Hemen uyuduğumuz da çok iyi olmuştu. Ertesi gün biraz yorucu geçecekti.

Devam edeceğiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...