14 Ocak 2019 Pazartesi

EOS R - 5

Uzun bir süredir yazıyoruz, artık EOS R hakkında söylediklerimizi toparlayıp, bir sonuca ulaşmanın zamanı geldi sevgili arkadaşlar.

EOS R kimin için uygun bir kamera?

Hayatını fotoğrafçılıkla kazananları bu yazacaklarımın dışında tutuyorum. Onlar zaten ne istediklerini bilen insanlar ve karar vermek için bu yazıya gereksinimleri yok. Lafım, kendim gibi bu işi bir hobi olarak yapanlara.

EOS R, her standarda göre hiç de ucuz olmayan bir yatırım.

Ben hobi için para harcamaya karşı biri değilim, yeter ki bu para bilinçli olarak harcansın.

Fotoğrafçılık içerisinde kamera sadece bir araçtır sevgili arkadaşlar.

Bir çok kişi iyi bir kameraya para harcayıp, güzel fotoğraf çekeceğini düşünür. Bu Picasso'nun kullandığı fırçaları kullanıp, onun gibi resim yapabilmeyi, ya da bir televizyon tamircisinin tornavidasını alıp, bozuk televizyonunuzu onarabilmeyi beklemeye benzer.

Resim yapmak için elbette fırça gerekir ve iyi bir fırça da ressama elbette daha fazla yardımcı olur ama işin gerisinde çok daha fazlası vardır. Sanat, bilgi, yetenek, deneyim, vs... Öyle bastır parayı, al pahalı bir kamera, sonra da güzel fotoğraf çek olmuyor işte.

Apperture, shutter speed, ISO, exposure compensation, metering, drive ve auto focus gibi basit fotoğraf konseptlerini bilmiyorsanız (bu ayıp değil), yani kameranızı hep otomatik modda kullanıyorsanız, EOS R size göre değil demektir.

İşin aslı sadece EOS R'a değil, başka hiç bir kameraya ihtiyacımız yoktur. Kendinize bir iPhone X alın, otomatik modda bir EOS R'dan çok daha güzel fotoğraflar çekersiniz.

Fotoğrafçılığa ilgi duyuyor ve biraz derinine inmek istiyorsanız yine EOS R yerine ucuz bir DSLR kamera ile başlayın derim.

Herkes başlarken heveslidir ama aradan biraz zaman geçtiğinde yeni hobisinden hoşlanmayabilir. Bu durumda üç bin beş yüz dolar yerine üç yüz doları çöpe atmak daha akıllıca olacaktır. Eğer bu fotoğraf işi sizi sararsa kendinize bir EOS R alırsınız.

Eğer elinizde birden fazla özellikle full-frame Canon lensiniz varsa hiç sağa sola bakınmadan kendinize bir EOS R alın. Mutlu olursunuz.

Eğer Nikon ya da Sony gemisinde iseniz, ya da ileri Canon DSLR'larınız varsa bu noktada kendinize ve kameraların özelliklerini yani spesifikasyonularına bakmanız gerekir.

Çok bela bir iştir bu. Hiç bir kameranın bütün spesifikasyonları bir diğerinden daha üstün değildir. Bazıları iyi, bazıları kötüdür. Burada da anahtar hangi spesifikasyonun sizin için daha önemli olduğudur.

Benzeri kameralar arasında sadece EOS R'ın sensöründe görüntü sabitleme özelliği yoktur. Bazı lenslerinin de üzerinde bulunmasına rağmen, hem Sony, hem Nikon kameralar görüntü sabitleyen sensörlere sahiptir. Canon ise farklı olarak görüntü sabitleme sisteminin tümünü lensin üzerinde bırakmış.

Canon USA'den Rudy Winston diyor ki, "Görüntü sabitleme yöntemi, lensin türüne göre farklılık gösterir. Geniş açılı bir lens ile telefoto bir lens üzerinde etkin bir sonuç alabilmek için, farklı sabitleme tekniklerinin kullanması gerekir. Canon olarak bu yüzden görüntü sabitleme sistemlerini lenslerin üzerinde bıraktık."

Ben Canon'ın çok uzak olmayan bir zamanda sensörlerine bu sistemi koyacağına neredeyse eminim ama hadi şimdilik Rudy'e inanmış olalım.

Burada problem her Canon lensin üzerinde bir görüntü sabitleme sisteminin bulunmaması.

Hem de özellikle, bir de fazlasıyla pahalı, sabit odak uzaklıklı prime lenslerde bu özellik bulunmaz. Bu lensleri sensör üzerinde görüntü sabitleme özelliği bulunan bir kameraya takabilseniz, bir anda bu güne kadar arayıp da bulamadığımız süper kullanışlı bir kombinasyon oluşur.

Başka bir açıdan bakarsak, önceki yazılarda anlattığım üzere Canon'ın yeni RF Mount'u kamera ile lens arasında kurduğu çok gelişmiş bir haberleşme sistemiyle, eğer varsa, lensin üzerindeki görüntü sabitleme sistemini Nikon ve Sony'e göre çok daha iyi kullanır.

Nitekim RF 24-105 f/4L IS'in görüntü sabitlemesi hem lenslerinde, hem de sensörlerinde görüntü sabitleme sistemleri bulunan Nikon ve Sony'e göre çok daha etkin çalışıyor.

Şimdi gelin de karar verin.

Görüntü sabitleme sizin için önemli mi?

Hemen önemli olması gerekir tabi diye atlamayalım. Eğer astro fotoğrafçılığı ile ilgileniyor ya da ürün fotoğrafları çekiyorsanız çoğunlukla bir tripod üzerinde çalışıyorsunuz demektir ve bu özellik sizi ilgilendirmez. Hatta tripod ile kullanırken, lenslerin üzerindeki görüntü sabitleyiciyi kapatmanız bile gerekebilir.

Üzerinde görüntü sabiteme özelliği bulunmayan lensiniz var mı?

Bu sorunun cevabı çoğunlukla evettir. Herkesin bir yerinde en az bir 50 mm f/1.8, yani bir nifty-fifty bulunur.

Ne var ki doğru soru üzerinde görüntü sabitleme özelliği olmayan bu lensleri ne sıklıkla kullandığınızdır.

Ben Adobe Lightroom üzerinde bir rapor oluşturdum. Buna göre üzerinde görüntü sabitleme olmayan lenslerle çektiğim fotoğraflar toplamın yüzde birinden daha az.

O zaman da iş bu yüzde biri mi görüntü sabitlemesine kavuşturalım, yoksa yüzde doksan dokuz için daha yetkin bir görüntü sabitlemesi mi kullanalıma geliyor ki, benim için cevabı çok kolay bir soru bu.

Ancak hayatını bir 50 mil prime ile geçiren insanlar tanıyorum. Onlar için sensör üzerinde bulunan bir görüntü sabitleme sistemi çok çok daha önemli olacaktır.

Bu tür sorular hemen hemen her özellik için sorulmalı.

EOS R'ın benim içimi gıcıklayan bir özelliği, yüksek ISO değerleri ile çok verimli çalışabilmesi. Eski kameramda en çok ISO 3200'e çıkarken EOS R ile ISO 12800'ü aynı verimle kullanabiliyorum. Net iki f-stop fark! Bu da eski kamera üzerindeki f/4 lensi EOS R üzerinde f/2 gibi kullanmamı sağlıyor. 24-105 f/2L IS kulağa hiç de fena gelmiyor bana sorarsanız!

Bir kaç kez ISO 40000"e kadar çıktım. Bu fotoğrafların kusursuz olduğunu idda etmiyorum elbette, ama özellikle sosyal medya kullanımı için mükemmele yakınlar. Bir önceki hesapla, ISO 40000, eski kameradaki maksimum ISO 3200 f/4 lensi ~f/1.2 yapıyor, inanabiliyor musunuz?

Eğer düşük ışıklı ortamlarda flaşsız resim çekiyorsanız EOS R'ı tercih edebilirsiniz. Yok fotoğraf çekerken flaş kullanıyorsanız bu özellik sizi ilgilendirmez bile.

Hoş EOS R'ın üzerinde bir flaş yok zaten.

Gördünüz mü bir anda flaş girdi işin içine. Öyle insanlar var ki, kameralarının üzerindeki o flaş hiç kapanmaz. Gece, gündüz, içerisi, dışarısı, o flaş hep patlar (Grand Canyon'u flaşıyla aydınlatmaya çalışanları gördüm). Eğer flaş-obsesif biriyseniz üzerinde flaş olmadığı için EOS R'dan nefret edeceksinizdir. Tek seçeneğiniz harici bir flaş kullanmak, sonra da ona da ayrı pil tak falan... Sinir edecektir sizi.

Eğer kameranızı burst modunda özellikle bir telefoto lens ile kullanıyorsanız, yine EOS R'dan nefret edeceksinizdir. Benim Lightroom raporum bu özelliği yine yüzde bir'den daha az kullandığımı söylüyor.

İşin aslı, bu düşük seviyeli kullanımın bile dişe dokunur bir bölümü düşük ışıkta işe yarar bir netlik elde edebilmek için ya tutarsa mantığıyla çektiğim fotoğraflar. EOS R'ın yüksek ISO performansıyla bu tür çekimlere çok daha az ihtiyacım olacağını düşünürsek, EOS R'ın gerçekten kötü burst performansı benim hayatımı fazlaca değiştirmeyecektir. Ancak başka biri için bu özellik çok önemli olabilir tabi.

Video-centric bir workflow'unuz varsa EOS R'dan uzak durun derim. Bu kameranın üzerindeki video özellikleri sadece basit anlamda ortamı film edebilmek için tasarlanmış.

İşin komik tarafı, EOS R, rakiplerinin arasında self video çekimlerinin yapılabileceği tek kamera, çünkü öne bakabilen bir ekranı var. Ne Sony, ne Nikon bu işi yapabiliyor. Youtube için video hazırlıyor, ya da yürürken kendi videonuzu çekmek istiyorsanız EOS R kendi klasmanında tek seçenek!

Yine kendinize doğru soruları sorduğunuza emin olun. EOS R'ın 4K özellikleri çok çok basit ama ben 4K video çekiyor muyum? EOS R sadece 720p de sesi kaydetmeden yavaş çekim yapıyor ama ben yavaş çekim özelliğini kullanıyor muyum?

Diyeceğim o ki hemen spec'lerin cazibesine kapılmayın.

Bir Excel sheet açıp, iki kameranın özelliklerini yan yana koyup, karşılaştırmayı herkes yapabilir. Önemli olan bu özelliklerin sizin için ne kadar önemli olduklarını da karar verme sürecine katabilmek.

Ve bol bol okuyup, pratik yapmak.

Geri planı flulaştırma, yani bokeh oluşturmanın üç yöntemi vardır. Bunların en bilinen ve en çok uygulananı da hızlı bir lens, yani apperture açıklığı kullanmaktır.

Ancak bu yöntemlerin arasında en pahalısı da budur.

Bir kaç saatlik okumayla, bir kuruş bile harcamadan, daha hızlı bir lensle ulaşabileceğinizden çok daha iyi flu geri planlar yapabilirsiniz (konumuz bu değil ama odak uzaklığını artırarak ve kamera nesne/nesne geri plan oranını düşürerek de aynı sonuca ulaşılabilir).

Kompozisyon, renkler, paternler, parlaklık gibi konular üzerinde bilginizi artırarak, bir EOS R'a binlerce dolar harcamadan, iPhone'unuzla kat kat güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

Spesifikasyonlara tav olup, bu işe on binlerce dolar yatırmış insanlar tanıyorum. Bunlar hep konuşur ama çektikleri bir fotoğrafı göremezsiniz.

Bir ara sevgili annem mutfağı yumurta haşlama makinelerinden, yoğurt makinelerine, mutfak robotlarından elektrikli kahve değirmenlerine kadar bir çok aletle donatmıştı. Bunları ya bir kere kullanmış, ya da hiç kullanmamıştı. Aynı hesap...

Bu tuzağa düşmeyin derim.

Ama illa para harcayacağım derseniz EOS R'ı şiddetle tavsiye ederim. Söylediğini yapan, eşek gibi çalışıp, çatır çatır, hem de çok güzel fotoğraflar çeken mükemmel bir kamera.

Piyasaya sürüleli altı ay bile olmadı, Nikon Z'lerin auto focus sisteminin balon olduğu çıktı ortaya. Lensleri, her zaman olduğu gibi, bilmem ne modelin bilmem ne yılından önce ise yavaş çalışıyor, beş aks üzerinde çalışan sensör sabitlemesi üçe düşüyor falan...

Sony için 'ZQPY', Nikon için 'QDXY' bellek kartı almanız gerekiyor. Nikon'a bir battery grip aldığınızda portre çekmek için ayrı bir düğmesi yok, Nikon'un ilk çıkardığı Z Mount lensleri öyle vasat ki, neredeyse okullarda fotoğrafçılık dersini geçmek için bile yeterli olmayacaklar. 'Sony' üzerinde 'Canon' lens kullanmak için bir 'Sigma' adaptör almanız gerekiyor, lensler ya çalışıyor, ya yavaş çalışıyor, ya hiç çalışmıyor falan...

EOS R'da yok böyle şeyler.

Sevgi ile kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...