13 Ocak 2019 Pazar

EOS R - 4

Canon EOS R'ın yeniliklerini sayfa sayfa inceleyebiliriz, ancak fotoğraf severlerin hayatını değiştiren en önemli özelliği hiç tartışmasız EVF'i yani elektronik görüntü bulucusudur.

Kamerayı gözünüze yapıştırdığınızda, fotoğrafın kapsadığı alanı gösteren sisteme viewfinder derler. EOS R'ın üzerinde bulunan viewfinder geleneksel DSLR kameralarda bulunan bir ayna-prizma sistemiyle objektife bağlı optik bir sistem değil, görüntü sensörüne bağlı yarım inç boyunda, çok detaylı minik bir ekranla çalışan elektronik bir sistemdir.

Kısacası kamerayı gözümüze yapıştırdığınızda minik bir TV ekranına bakıyor olursunuz.

Canon EOS R'ın viewfinder'ına ilk kez baktığımda o güne kadar bir kamerada gördüğüm en net, en parlak, en güzel görüntülerden birini gördüm.

EOS R, EVF sistemini kullanan ilk kamera değil, hatta EVF sistemini kullanan ilk Canon yapımı kamera da değil. Ancak EVF sisteminin benim gördüğüm, kabul edilebilir hızda ve doğallıkta kullanıldığı ilk kamera.

İlk EVF'ler oldukça yavaştı, yani kamera ya da fotoğrafın içeriği biraz hızla hareket ettiğinde görüntü atlıyor, bozuluyordu.

EVF'ler aslında birer video ekranıdırlar demiştik. Her video sisteminin de refresh rate yani yenileme hızı denilen bir değeri bulunur. Bu değer ekrandaki görüntünün saniyede kaç kez yenilendiğini gösterir. Refresh rate düştükçe hareket kesikli, yapay bir hale gelir.

İlk EVF'lerin refresh rate'leri normalden düşüktü. Kamera gözünüzdeyken hafifçe sağa yada sola döndüğünüzde ekran karışıyor, düzelmesi bir kaç saniye alıyordu. Bu da oldukça can sıkıcı bir hale gelebiliyordu. Düşünün, çocuğunuzun bahçede oynarken fotoğrafını çekmeye çalıştığınızda, her kımıldadığınızda görüntü karışıp yeniden normal hale gelmesi zaman aldığında, anı kaçırıp, istediğiniz fotoğrafı çekemeyenileyordunuz.

İlk EVF'ler düşük ışıklı ortamlarda da birer felaketlerdi. Yine görüntüleri bozuk, kesikli, üstüne bir de bol bol gürültülü, yani kumluydular.

Bu EVF'lerin çözünürlükleri, yani detayları düşük, renkleri donuk, gerçekten farklıydılar.

Ne olursa olsun, herkes geleceğin EVF'ler olduğunu biliyor, bu kaçınılmaz teknoloji de hızla gelişmeye devam ediyordu.

EVF'leri full-frame ve APS-C sensörlü kameralarda yaygın olarak ilk Sony kullandı. Yakın zamana kadar geliştirmeye devam etti ve A7/A9 kameralarının son sürümlerinde bu teknoloji artık rahatça kullanılabilir hale geldi. Sony'nin pro demekten nefret ediyorum ama ciddi kameraları diyelim, satışları Canon ve Nikon'u geçti.

Canon ve Nikon için EVF'lerin hükümranlığının başlangıcı elbette bir sürpriz olmadı, zaten bekliyorlardı. Onlar da yastığın altına sakladıkları silahlarını çıkarıp ateşe başladılar. Nikon Z serisi, Canon da EOS R kameralarını piyasaya çıkardı.

OVF kullanan DSLR kameralar bugün itibarıyla misyonlarını tamamlamış durumdadırlar. Teknoloji ölmüş, ortadan kalkması sadece zamana kalmıştır. Bu hemen yarın olacak değildir elbette, yıllar alabilir, ancak mutlaka gerçekleşecektir.

Peki nedir bu EVF'in kerameti?

Gelin beraber bakalım.

OVF'lerin bunca yıl dayanmalarının nedeni fotoğrafçıya temiz, net bir görüntü verebilmeleriydi. Görüntü için doğrudan lensi kullandıklarından, lensin üzerindeki odaklama ayarının istenene ne kadar yakın yapıldığını da gösteriyorlardı.

Ancak OVF'ler fotoğrafın çekildiğinde hangi parlaklıkta olacağını gösteremiyorlardı, çünkü bu parlaklık lens üzerinde değil, kameranın içinde oluşuyordu.

EVF'ler netlik gösterimini OVF'ler kadar kusursuz yapabilecek duruma geldiler. Netlik ayarlarına ek olarak OVF'lerin gösteremediği parlaklık değerini de göstermeğe başladılar çünkü görüntü için lense değil parlaklığın oluştuğu sensöre bakmaktaydılar. Kısacası fotoğrafı çekmeden fotoğrafın nasıl olacağını tamamen görmek mümkün oldu.

Bunun çok ilginç sonuçları oldu tabi.

Karanlık bir ortamda OVF size gözünüzün gördüğü karanlığı, yani parlaklık seciyesini gösterir. EVF ise karanlığı kompanse etmek için kamera üzerinde belirlediğiniz parlaklık değerleri sayesinde çok daha aydınlık bir görüntü verir. Disneyland'de, karanlık ride'larda EOS R'ı bir gece görüş dürbünü gibi kullanarak, bütün ışıklar açıkmış gibi gezindim.

EOS R'ın bu özelliğini yazıya dökmek çok zor. Fırsatınız olduğumda bu kamerayla karanlık bir gecede sokaklara bir bakın. Güneşli bir günde geziyor gibi olacaksınız.

EVF'ler OVF sistemindeki ayna/prizma elementlerini ortadan kaldırdı ve bunun birden fazla sonucu oldu sevgili arkadaşlar.

Bir kere kamera hafifledi. Prizmalar, aynalar ve bunları hareket ettiren sistem cam ve metalden yapılır. Bunlar da haliyle ağırdırlar.

Kameralar daha sessiz çalışmaya başladı. Bir DSLR'ın fotoğraf çekerken çıkardığı gürültü bu aynanın kapanıp açılması ve shutter perdesinin hareketinden kaynaklanır. Bu sistem rahatsız edecek kadar çok gürültü çıkarır. EVF sistemlerde aynanın hareketi ortadan kalkmıştır. Şimdilik perde sesi kalmış olsa da çok yakında bu perde de ortadan kalkacaktır. Bu günlerde elektronik perde ile sıfır gürültülü fotoğraf çekebiliyoruz, ancak elektronik perdeler henüz mekanik perdeleri kaldıracak kadar hızlanmadı. Bu da sadece bir zaman meselesi tabi.

Mekanik hareketler bir titreşim yaratır. Aynanın hareketinin olmadığı EVF sisteminde kamera daha az sarsılır, fotoğraflar da daha net çıkar.

EVF'ler aslında birer TV ekranıdır demiştik sevgili arkadaşlar.

Görüntünün elektronik olarak gösterildiği bu sistemde sadece lensin gördüğü manzara ile yetinmek zorunda değilsinizdir. Teorik olarak lensin görüntüsünün üzerinde porno film bile oynatabilirsiniz.

OVF'lerde bakınca lensin gördüğü görüntünün üzerinde araya konulmuş Auto Focus sisteminin noktalarını kenarında ise üzerinde basit parlaklık değerlerinin yazılı olduğu ilkel bir dijital göstergeyi görüyorduk.

EVF ise bunun üzerine neler koyup göstermiyor...

Bir kere kamera üzerindeki değerlerin bir çoğunu görebiliyorsunuz. AF modu, Drive, ISO, Apperture, Shutter Speed, vesaire, vesaire. Wi-Fi açık mı, onu bile söylüyor.

Ancak iki değer var ki, benim hayatımı değiştirdi.

Bunlardan ilki EVF üzerinden "fotoğrafı çekerken" görebildiğiniz bir histogram.

Eski 60D'm bile bir histogram gösterebiliyordu ama sadece arka ekranda. Arka ekranı da kimse resim çekerken kullanmayıp, OVF'e baktığı için histograma sadece fotoğrafı çektikten sonra ulaşmak mümkündü. O zaman da çok geç oluyordu ve aynı fotoğrafı doğru parlaklık ayarlarıyla yeniden çekebilecek olabilseniz bile hava güneşli ise arka ekranda yine bir şey görebilmek imkansız olabiliyordu.

Ne işe yarar bu histogram derseniz, arzedeyim.

Histogram, fotoğrafın parlaklığını gösteren bir grafiktir. Yatay ekseni üzerinde en karanlıktan en aydınlığa fotoğrafın gösterebileceği parlaklık değerleri, dikey eksende de fotoğraf üzerinde bu parlaklık değerine sahip kaç nokta olduğu bulunur.

Kamera üzerinde parlaklığı artıracak değerler kullandıysanız, yani objektifi açıp (apperture), poz süresini (shutter speed) artırdıysanız, ya da ISO değerini yüksek tuttuysanız, bu grafik sağa doğru kayar. Bu esnada bir'den fazla maksimum parlaklığa sahip nokta görürseniz demektir ki highlight denilen parlak noktalardaki detayların bir bölümü kaybolmuştur. Bu grafiği sola çekmek için parlaklığı olası bir kaç yöntemden birini kullanarak düşürmeniz gerekir. Aynı şekilde parlaklık ayarları olması gerekenden düşükse bu kez grafik sola kayar ve bir'den fazla maksimum karanlık değerine sahip noktalar oluşur. Bu kez de shaddows denilen karanlık noktalarda detayları kaybetmişsiniz demektir.

İdeali, görüntüde minimum ve maksimum parlaklığa sahip hiç bir nokta bulunmamasıdır. Eğer varsa da bunun fotoğrafçının bir tercihi olması, ayarlardan doğan istem dışı bir sorun olmaması gerekir.

Doğru parlaklıkta resim çekebilmek için histogram çok, çok önemli bir göstergedir. EVF üzerinde bir histogram görebilmekten dolayı ne kadar mutluyum, anlatamam.

EVF'in bana ikinci yardımı ise bir düzey göstergesini resmin üzerine koyması.

Eğri çekilmiş bir fotoğraf kadar çok az şey gözümü rahatsız eder sevgili arkadaşlar. Facebook ya da Instagram üzerinde arkadaşlarımın çektiği eğri bir ufuk çizgisi, ya da sağa, sola yatmış binalar gördüğümde bazen resmi Photoshop'da düzeltip, geri onlara göndermemek için kendimi zor tutarım.

Çok nadir durumlarda bu eğrilikler istemlidir, yani estetik, sanatsal nedenlerle bilerek konur, ancak eğri çekilmiş bin fotoğrafın dokuz yüz doksan dokuzunda bu eğrilik istemsiz, farkında olmadan ya da umursanmadığından bulunur.

EOS R, fotoğrafı çekerken bir seviye göstergesi ile, iki eksende kamerayı ne kadar doğru tuttuğunuzu EVF üzerinden size gösterir. Böylece doğru seviyeli resimler çekip, sonradan düzeltmek zorunda kalmazsınız.

EVF'lerin başkaca bir özelliği, kare içerisinde seçtiğiniz bir bölümü büyütüp, size göstermeleri. Bu, netliği yakalamak, ya da bir gurup resminde örneğin özel birini gözü açık mı, emin olmak için çok faydalıdır. EOS R, bir noktayı beş ya da on kez büyütebiliyor. Eski OVF'ler ile hiç bir şekilde olanaklı olmayan bir özellik bu.

EVF ile çekilmiş resimleri yeniden izlemek mümkün. Arkadaki ekrandan rahat rahat görürüm, niye EVF'e bakayım diye sorarsanız, yine güneşli günler diyeceğim. EVF'in çözünürlüğü arkadaki ekrandan çok daha yüksek. Bu sayede resimleri çok daha fazla detayları ile izlemek mümkün.

EOS R'da, EVF'ten bakarak video da çekebiliyorsunuz. OVF'lerde bu da mümkün değildi.

Auto Focus kullanmak istemediğiniz, Auto Focus sonrasında netliği daha detaylı ayarlamak istediğiniz, ya da ben mazoşistim, ilgi çekmek istiyorum motifleriyle Auto Focus'u desteklemeyen bir lens kullandığınız zamanlarda bu işi EVF üzerinden yapabiliyorsunuz.

Elbette bu iş için yukarda da bahsettiğimiz görüntü büyütme yöntemini kullanabilirsiniz, ancak EOS R size daha hassas, nokta atışlı olanaklar sunuyor.

Focus peeking isimli bir yöntemle o anki odakta bulunan, yani en net bölgenin kenarları renkli bir biçimde gösteriliyor.

Focus guide isimli bir sistem de aynı Auto Focus'da kullanılan karelerden birini netlemek istediğiniz bölgeye getirdiğinizde, odak noktasının seçtiğiniz alanın önünde mi, arkasında mı olduğunu, hatta netleme halkasını hangi yöne çevirmeniz gerektiğini bile gösteriyor.

Yine EVF üzerinde netlemenin kaç metre için yapıldığını da görmek mümkün, ama sadece RF lensleri ile.

EVF üzerinde değişik Auto Focus modlarını da rahatlıkla izleyebiliyorsunuz.

Auto Focus, EOS R üzerinde tek tek fotoğraf çekilen senaryolarda, şimdiye kadar gördüğüm en hassas ve hızlısı. Burst modunda ise her kare için ayrı ayrı Auto Focus yapmak istediğinizde, bir saniyede çekebileceğiniz kare sayısı sekiz'den kağıt üzerinde beş'e, pratikte iki'ye kadar düşebiliyor. Spor müsabakalarını ya da kaplanları ve kuşları çekiyorsanız çok hoşlaşmayabilirsiniz.

Auto focus yöntemleri içerisinde beş küsür bin noktaya taşıyabileceğiniz focus karesi, bu karenin bir alanı kaplayan büyük halleri, insan yüzünü ve isterseniz doğrudan gözleri izleyebiliyorsunuz.

Internet üzerinde yaa, bu göz izleme o kadar hassas değil falan diye geleneksel bir gürültü var ama ben bu yüz ve göz izleme sisteminin fazlasıyla hassas ve yeterli buldum. Çok da memnunum. Bu arada göz takibini burst modunda yani devamlı fotoğraf çekiminde kullanamıyorsunuz. Buna da miyavlıyorlar, sanki portre çekerken burst moduna geçip, kamerayı karşıdaki insanın yüzüne çevirip, pırrrrr diye saniyede sekiz fotoğraf çekecekmişsiniz gibi...

İşte böyle...

Fotoğrafçılık meraklıları anlayacaktır, viewfinder kameranın üzerindeki en büyük ve en önemli yardımcınızdır. EOS R'ın viewfinder'ı benden on üzerinden on, geçer not aldı.

Sevgi ile kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...