2 Kasım 2012 Cuma

Solus

"Solus" Latincede "yalnız" demektir. Türkçede kullandığımız bazı kelimeler bu kökten gelir.

Mesela "solo".

Genelde, bizde solo, bir müzik parçasında bir enstrumanın öne çıkıp ritimi bastırarak çaldığı bölümdür. Yani "yalnız" bir enstrumanı duyarız solo esnasında.

Aslında solo sadece enstrumanın değil, şarkıyı seslendiren sanatçının da öne çıkıp "yalnız" başına seslendirdiği bölümün de adıdır.

İşte bu yüzden tek başına şarkı söyleyen kişiye de "solist" denir. Alın size "solus" 'dan kaynaklanmış ikinci kelime.

Nasıl "artist" sanat anlamına gelen "art" 'ı yapan kişiyse "solist" de "solo" yapan kişidir.

Türkçemizin aksine, solist sadece yalnız başına şarkı söyleyen kişi anlamına gelmez. Mesela İtalyancada solist herhangi bir gösteriyi yada daha geniş anlamda herhangi bir şeyi tek başına yapan kişiye de denir.

Solus, yani "yalnız" birçok Avrupa diline Latinceden biraz değişerek geçmiştir. Mesela Fransızcaya "seul", İspanyolcaya ve İtalyancaya "solo", Rusça, Lehçe yada Sırpça gibi Slav dillerine "sam", Portekizceye ise "sozinho" şeklinde.

Ordan burdan çalıntı İngilizcede ise yalnız kelimesinin karşılığı "alone" dur. Buna rağmen Latince solus'dan kaynaklı birçok kelime bulunur İngilizcede. Mesela "solo", yada "solitary", yada "solitude".

İngilizcenin bu çıkıntılığı daha bir dolu kelimede karşımıza çıkar. Mesela latince özgür anlamına gelen "liber", Fransızcaya ve İspanyolcaya "libre", İtalyancaya "libero", Portekizceye "livre" olarak geçmişken hernedense İngilizcede "free" olarak kalmıştır. Bununla birlikte İngilizce, kökü "liber" olan "liberty" yani özgürlük, yada "to liberate" yani özgürleştirme yada "liberator" yani özgür bırakan gibi kelimeleri barındırır. Bu kelimelerin aynı zamanda "free" kaynklı karşılıkları da aktif olarak kullanılmaktadır. Mesela "to free" yani özgür bırakmak, "freedom" yani "özgürlük".

Alın size başka ilginç bir kelime, Latincesi "Eo", yani yürümek. Nasıl, niye diye sormayın, bu kelimenin Latincede bir hali de "Martius". Dilimize "marş" diye geçmiş, yani "ordular, ileri marş" vaziyetleri. Yine dilimizdeki "market" kelimesi de "martius" 'dan gelir. Eskiden insanlar yürüyerek pazarlarda gezdikleri için.

Neyse, "martius" Fransızcaya "marcher", "market" de "marche" diye geçmiş. İngilizcede ise "to walk". Ancak yine "martıus" kökenli bir dolu kelime bulunmakta. "To march" yürümek, ancak sadece askeri lugatta. "Market" İngilizcede de bulunmakta. "Merchandise" yani alınıp satılan mal, ki dilimizde de Fransızca şekliyie "marşandiz" şeklinde bulunur, yine "martius" kökenli bir kelime.

Alın size başka bir örnek, "kolay", Fransızcada "facile", "zor" ise "diffıcile" yani "kolay olmayan" demektir. Zor kelimesi İngilizceye Fransızca benzeri "difficult" olarak geçmişse de "kolay" anlamındaki "facile" hernedense "easy" şeklinde kalmıştır. Buna rağmen İngilizce yine "facile" kökenli bir dolu kelime barındırır. Mesela "to facilitate" yani kolaylaştırmak, "facilitator" yani kolylaştırıcı. Gel de çık işin içinden... Haa, unutmadan, "kolay" ın Latince karşılığı ise "facilis".

Şimdi siz bu adam ne diyor akşam akşam diye haklı olarak soracaksınız.

Cevabı basit. Hava bombok, dışarsı eksi bilmem kaç, TV de Jelena feminist bir filim seyrediyor ve bendenizin canı da çok sıkılıyor ondan.

Görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...