
Dün yolda bir süpermarkete girmiştik, oradan kendimize iki şişe şarap aldık. Bir tanesi Bordo, bir tanesi de eski bir Monako şarabı.
Parkta canımız çıktığı için odaya erken döndük, hiç olmazsa burada bir kadeh şarap içelim dedik. Ancak henüz geceleri köprü altında şarap çekmeye başlamadığım için yanımda tirbuşon taşımıyorum (doğru yazılışı bu, nolur benle kavga etmeyin).

Resepsiyona sordum, bana bir tirbuşon yollar mısınız diye. Odadaki kayıp mı oldu diye geri sordu resepsiyonist.
Babacım, biz suitte falan kalmıyoruz, öyle alelade bir oda bizimki falan diye de espiriyle karışık ukalalık ettim. Kadın bana mösyö, odada var. Dolaba bak, bulamazsan ara bizi gönderelim dedi.
Dolabı açtım ki, bırak tirbuşonu, karaf bile var anasını satayım.
Gözünü sevdiğimin Fransası



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder