9 Mayıs 2021 Pazar

İşlevsel Bir Web Store

Henüz ısınma turları atan, yani açılmamış ama işlevsel bir web store'umuz var sevgili arkadaşlar. Full-blast açmadan önce kıyıda köşede kalmış sorunları çözüyor, orasının, burasının formatını yamıyorum.

Reklam yapmadığımız için tek müşterim Jelena. Kredi kart ödemeleri çalışıyor mu diye kendine bir çift küpe aldı.

Tek müşterim sevgili karım olsa da en azından on kere taarruza uğradı garip sitem. Nereden öğrendiler, ne zaman fark ettiler bilmiyorum. Sinek gibi üşüştü hackerler. Ürün istatistiklerine bakarken ürün detayları sayfama ürün kodu olarak "/etc/passwords" girildiğini görünce güleyim mi, kızayım mı karar veremedim.

Bunlardan çok var tabi ama Endonezya'dan bir tanesi var ki, sanki kızkardeşiyle aşk yaşamışım, öyle hırsla saldırıyor. Ama nasıl tombalaklar atıyor anlatamam size. Sağolsun onun sayesinde üç beş güvenlik açığımı da kapadım, vesile oldu.

Ama nereden buldun beni, ta dünyanın öbür ucundan be adam? Yirmi dolarlık küpeyi bedavaya getirmek için değer mi harcadığın bunca mesaiye? Başka hiç mi işin yok amk?

Server admin'ine bir not yazdım, bak bu IP'den beni hack'lemeye çalışıyorlar, her kimse at gitsin şeklinde. Üç beş gün bekledim, tık yok. Bu arada 'Attack with sharp & steel' durumları son hızla devam ediyor.

Sonra iş başa düştü tabi...

Suffice it to say, fazlasıyla pişman olmuştur bu din kardeşimiz bana yaptıkları için diye tahmin ediyorum.

Ancak söylemeden edemeyeceğim. Meraklılarınız için, intikam adına bugün bana ürün sayfamı ziyaret ederken, ürün kodu olarak bir Javascript parçası göndermiş. Ürün bazında bir ziyaretçi raporu alırken tarayıcım rapor ürün kodu olarak bu Javascript kodunu yazıyor ve yazarken de farkında olmadan bunu çalıştırıyor. Ciddi bir halt etmiyor elbette, ama raporun orasına geldiğinde ekrana "XXX" yazan bir pop-up çıkıyor. Düzeltmek on beş dakikamı aldı, ancak şeytanlığını takdir etmedim de değil 😛

Teknoloji böyle bir şey işte sevgili arkadaşlar. İşe yarayan her fenomen gibi onun da kakasını çıkarıyor insanoğlu.

Ama yine de onsuz olmuyor.

Bugün Anneler Günü.

Sevgili annemi kaybedeli o kadar uzun zaman oldu ki, onu düşünüp hatırladığımda sanki çocukluğumda okuduğum bir öykü gibi geliyor bana.

Otuz sene oldu onu görmeyeli...

Nasıl isterdim 🐝Mezzy🐝'yi görmesini... Deli olurdu herhalde.

Ama hayat böyle işte.

Bugün abim aradı Çınarcık'tan. Anneler günü mezara çıkacağım, ararım seni oradan dedi. Bekçiyle, polisle al takke ver külah, bu karantina günlerinde mezara kadar çıkabilmiş. Telefonla gösterdi bana mezarı, iki damla gözyaşı döktük anamız için.

O teknoloji sayesinde uzaktan da olsa gördüm annemin uyuduğu yeri. Babam da yanındaydı. Işıkla doluydu o bir kaç metrekarelik yer.

Hayat işte...

İnsan çok çabuk gerçeklere dönüyor. Etraf yamyamlarla dolu, belki pinhanalar desek daha doğru olacak, hepsi bir tökezlemenizi bekliyor. Sonra saldırıp, hiç acımadan lime lime doğrayıp yiyecekler sizi. Biraz zayıf olun, bir an gözlerinizi kapayıp, insan olduğunuzu hissetmeye başlayın, battınız.

Biliyorum, çok duygusallaştım, toparlayalım.

Bir Pazar akşamını böyle geçirdik. Dün daha yeni bebekleri olmuş bir çift arkadaşın evindeydik. Erkek olanını tanıdığımda yıl 1997 idi, kızla biraz daha geç tanıştık. Erkek olanı benim 🐝Mezzy🐝 geldiğinde olduğum yaşta. Çok mu geç dedi, hayır dedim, takılma... Bir önceki karısından iki çocuğu var, benden genç olsa da daha tecrübeli. Ama evleri ışıl ışıl, güzelim bir bebekleri olmuş, hayata daha mutlu bakıyorlar.

Söz ettiğim arkadaşımın soyağacının bir ayağı bizim taraflarda, isimlendirmek gerekirse Suriye'de Orta Doğu'nun petrolden sonra insanlığa en büyük armağanı olan yemeklerinin ustası olmuş. Öyle şeyler yapmıştı ki, mandalar gibi yedik, bütün Pazar gününü de evde geviş getirerek geçirdik.

Durum böyle sevgili arkadaşlar.

Bu akşamın girişi, gelişmesi, sonucu yok.

Amaçsız, hedefsiz, bir dertleşme yazısı yazayım istedim.

Yeni haftanız güzel olsun ❤️🍷

3 yorum:

  1. Allah gani gani rahmet eylesin... zamanın kapatamadığı tek yara anne ve babanın kaybı.. ilk birkaç yıl alışır gibi oluyorsun. Ancak yaşın, onların öldüğü yaşlara yaklaştıkça asla unutamıyorsun...

    YanıtlaSil

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...