7 Ekim 2018 Pazar

Osmanlı ve Kölelik

Yakın zamanda birileri sinirimi kaldırdı, biraz detaylarına baktım sevgili arkadaşlar. Orasını, burasını bölük pörçük duyarız hep ancak tümünü bir arada görünce insan biraz anaaa oluyor böyle.

Konumuz Osmanlı'da kölelik.

Wikipedia konuya şöyle girmiş.

"Kölelik, her zaman Osmanlı ekonomisi ve toplumunun önemli bir parçası olmuştu."

Erkek köleler Kapıkulu, Yeniçeri gibi askeri birinlerle, pipileri kesilerek ya da testisleri ezilerek hadım edildikten sonrasında haremde, Enderun denen okula gittikten sonra devlet kademelerinde, tarım işlerinde, garson ve hizmetçi olarak ve oğlan durumlarında seks amaçlı kullanılırmış.

Erkek kölelerin en makbulleri sekiz ile on yaşımda olanlarıymış. Çünkü bu köleler hemen her zaman zorla Müslüman yapıldıkları için yaşı geçmiş çocuklar bu dönüşümü genç çocuklar kadar rahat ve verimli geçiremezlermiş. Ayrıca sekiz yaşımda bir çocuğu şekillendirip, artık istedikleri neyse öyle bir insan haline getirmek daha kolay olurmuş.

Bu köleler genelde Balkanlardan, Orta ve Doğu Avrupadan, Anadolu içlerinden hatta ta Macaristan'dan falan getirirlermiş. Çocuklar Hristiyanlardan alınır, Yahudiler örneğin devşirilmezmiş.

Köle adayı çocuklar genelde zorla ailelerinden koparılır, bu işlem de çoğu zaman acılı gerçekleşirmiş. Çocuğunu vermemek için öldüren ya da duruma katlanamayıp intahar eden anne babalar hiç de az sayıda değilmiş.

Sırbistanda yaşadığım günlerden biliyorum, hala bir çok folk şarkısı bu zorla alınıp, Yeniçeri yapılan çocuklara yakılan ağıtlarla doludur.

Osmanlı yönetiminin önemli bir bölümü bu devşirmelerden oluşurmuş. Mimar Sinan, Sokullu Mehmet Paşa falan hep devşirmedir. Sokullu zaten Sırptır ve Sırbistan'da Sokoliç kentinden gelmedir.

Siyahi harem ağalarının hikayesi daha bir iç kaldırıcı sevgili arkadaşlar. Kuran hadımı yasakladığı için Osmanlılar bu hadım işlerini genelde Kıpti papazlara havale ederlermiş. Afrikanın Sudan, Etiyopya gibi bölgelerinde yakalanan sekiz yaşımda çocuklar Kıptiler tarafından zincirle masalara bağlanır, önce pipileri ve testisleri cart diye bağırta bağırta kesilir, kesilen yere bir bambu kamışı sokulur, sonra da zavallı çocuklar bu halde boğazlarına kadar kuma gömülüp, iyileşmeleri beklenirmiş. Bu işlemden iyileşerek canlı kurtulanların oranı sadece yüzde onmuş! Sonra bunlar Osmanlıya satılır, Hristiyan Kıptiler para yapar, Müslüman Osmanlılar da Kuran'ın emrinin dışına çıkmamanın rahatlığıyla bu zavallı insanları kullanırmış. Bir aralar bu siyahi köleler o kadar popüler olmuş ki haremdeki kadınlara sadece bunlar bakmış. Beyaz hadımlar ise İçoğlanı denilen erkek seks köleleriyle ilgilenmiş.

Kölelerin normal zamanda satış işlemleri öncelikle İstanbul, ve diğer büyük merkezlerdeki köle pazarlarında yapılırmış. Ordu seferden döndüğünde kölelerin fiyatı düşermiş, çünkü askerler ganimet olarak köle toplamış olurlarmış.

Bir kölenin fiyatı kölenin yaşına, tenine sağlık durumuna ve bakire olup olmadığına göre çok fazla farklılık gösterirmiş. En pahalı köle kızlar 13-25 yaş arası Avrupalı bakireler ile 12-19 yaşımdaki oğlanlarmış. Fiyatları karşılaştırmak zor haliyle o yüzden Wikipedia'nın örneğini kullanalım. Girit'te satılmış bir köle kızın fiyatı 350 kuruşmuş. Yine o günlerde Hanya'da bir evin değeri de 300 kuruş. Yani bir seks kölesi almak bir ev almak kadar pahalıymış. Öyle herkes pazara gidip, eve bir karı alamıyormuş.

Köleler savaş zamanı ganimet olarak getirilir, barış zamanı da esir akınları dizenlenirmiş. Kuzey Afrikalı berberiler bu işi sanat haline getirmişler. İtalya, Fransa, Balkanlar demeden Avrupa'ya saldırır, karıları toplarlarmış. İyileri de sonra İstanbula.

Şanslı kadın köleler elbette ki saraya kapağı atabilenler olurmuş. Padişahların kız isteme adeti olmadığı için Osmanlı Sultanlarını hep köle saymak doğru olacaktır. Zaten çoğunluğu da önceden köle olarak getirilen kızlarmış.

Bakalım padişahların sultansı zevkleri hangi coğrafyalardanmış...

Abhaz 27,
Türk 14,
Çerkez 12,
Sırp, 10,
Yunan, 8,
Gürcü 6,
Kafkaslar 5,
Arnavut 3,
Bulgar 2,
Fransız 1,
Ermeni 1,
Boşnak 1

Listemiz tam değil. Memleketleri bilinmeyen çok sultan var, bazılarını da listeyi uzatmamak için almadım. Ukrayna'dan İtalya'ya, Kafkaslar'dan Polonya'ya, daha bir dolu Sultan var.

Dönem dönem farklı memleketler popüler olmuş. Kuruluş ve genişlemede çoğunluk Balkanlardan. Bir süre Kafkaslar ve civarları, Abhazlar, Çerkezler falan çok revaçtaymış.

Ama bunlar sadece sultanlar. Yani Padişahların anneleri. Bu arada Osmanlı ne kadar yerli, ne kadar milli anlıyoruz hep beraber. Fatih Sırpça'yı, Türkçe'den iyi konuşurmuş derler. Ana Hüma Hatun'un orijini resmi olarak bilinmese de İlber Hoca Sırp olduğunu teyit etmiş. Bizim damat yani...

Bu arada Fatih bu zevkini gizlemeye gerek duymayan bir oğlancıymış. Bir keresinde 14 yaşındaki oğlunu istediği Bizans bilmemnesi vermeyince oğlanın da, babanın da, evde olan damatlarının da kafalarını kestirip saraya getirtmiş.

Neyse, konumuz bu değil...

Sultanların bir alt sınıfı cariyeler. Bunların hepsi güzel, akıllı köle kızlar. Orijinleri de Sultanlarınki gibi. Savaşlar yada esir akınlarıyla toplanmış kadınlar.

Osmanlının saray dışındaki eliti de köle kız ve oğlanları bol bol, uzun, uzun kullanmış. İkinci Mahmut bu köleliği kaldırmaya çalışsa da, kayıtlara göre kölelik müessesesi 1908'e kadar aktif olarak sürmüş.

Şimdi olaya biraz da gerçekçi bakalım. Ayy bu Osmanlı ne kadar çağdışıymış falan gibi yorumlar yapmadan önce o zamanın koşullarını bir gözden geçirmekte fayda var.

Kölelik sadece Osmanlı'da değil, dünyanın hemen her yerinde varmış. Belki Osmanlı biraz uzatmış bu işi ama olur o kadar. Yine kadınların seks amaçlı kullanımı, oğlancılık gibi içimizi kaldıran aktiviteler de zamanımda normalmiş.

Diyeceğim o ki geçmişi kınamaya gerek yok, en önemlisi, olanları bilelim ve anlayalım.

Geçmişi geleceğe taşımayalım da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...