10 Ocak 2018 Çarşamba

iPhone X - Video

iPhone X'in video özelliklerine bakacağımız bu yazıyı üç kere falan yazıp, sildim ve baştan başladım. Bir dolu teknik zırvayı anlaşılır bir hale getirip, sizle paylaşmaya çalıştım ama her defasında hüzünle teknik detaylarda kaybolduğumu farkettim.

Bir daha deneyelim...

Sevgili arkadaşlar, iPhone X'in fotoğrafik özelliklerini DSLR isimli ihtisas kameralarıyla karşılaştırırken, biraz mahçup, biraz DSLR'ları neredeyse yakaladı gibi temennivari konuşuyorduk, hatırlarsınız.

Bu günkü konumuz video, ve iş videoya geldiğinde iPhone X, bütün DSLR'ları önce sabunlu suya batırır, sonra da yerleri onlarla bir güzel paspas yapar.

Canon'ın falan sadece video çekmek için tasarlanmış, ihtisas kameralarını ayırırsak, 7-8 bin dolarlık DSLR sistemleri bile ağızları açık, iPhone X'e bakıp utanırlar.

Sony ve Panasonic markalı bir kaç mirrorless yani aynasız kamera ise iPhone X'e yaklaşabiliyorlar, o kadar.

iPhone X, işte, 4K videoyu 60 fps'de, 1080p SM videoyu 240 fps'de çekiyor falan demeden önce bu teknolojik laf kalabalığı ne demek, neye yarar, sizin hayatınızı nasıl değiştirir, biraz ona bakalım.

Video, aslında arka arkaya sıralanmış sabit görüntülerin, yani resimlerin, hızlı bir biçimde gösterilmesiyle bize kesintisiz, devamlı bir hareket hissini verir.

Bu resimlerin de bir boyu, bir de yüksekliği bulunur. Boy ve yükseklik ise nokta cinsinden ifade edilir. Bu noktaların da bilimsel bir ismi var, piksel, ya da kısaca px.

Piksel cinsinden bu çözünürlük, ard arda farklı olarak gösterilebilecek en küçük detayın oranını verir, yoksa fiziksel anlamda ölçülebilen bir uzunluk değildir. 400 piksel uzunluğumda, 400 piksel yüksekliğinde çözünürlüğü olan bir videoyu fiziksel olarak 20 cm x 20 cm ya da 20 m x 20 m boyutlarındaki bir ekranda oynatabiliriz, ancak bu boyutun en küçük 400’de birinde, örneğin farklı bir renk gösterebiliriz.

Burada çok fazla ilme gerek yok sevgili arkadaşlar. Çözünürlük ne kadar yüksek olursa, kalite de o kadar artar.

Bir-iki örneğe bakarak ne kadar çözünürlük yeterlidir, anlamaya çalışalım.

Eski siyah-beyaz televizyonunuzun çözünürlüğü aşağı yukarı 400 x 400 pikseldi.

ABD’deki NTSC sistemindeki renkli televizyonlar 720 x 486 piksel, Avrupadaki PAL sistem, renkli televizyonlar ise 720 x 576 piksel çözğnürlüğündeydiler.

İlk çıkan HD televizyonlar 1280 x 720, full HD televizyonlar ise 1920 x 1080 piksel çözünürlüklere sahipti.

35 mm’lik sıradan bir sinema filminin pratik çözünürlüğü İse 2000 x 1100, bir IMAX filminin ise 4000 x 2200 pikseldir. Teoride her iki filmin negatiflerinin çözünürlükleri aşağı yukarı yukardaki değerlerin iki katı olsa da, çekimden, basıma kadarki süreçte bu değerler yarı yarıya düşer.

iPhone X'in arka kamerası 3840 x 2160 piksel, yani 4K dedikleri çözünürlükte video çekiyor. Bu çözünürlük bir IMAX filmi kadar.

Kısacası, bundan ötesi yok. iPhone X çözünürlüğün son noktasını sunuyor video olarak. Eğer 4K gösterebilen bir TV ya da bilgisayar ekranınız varsa, sivil amaçla kullanılan en yüksek çözünürlüklerden biri ile video çekip seyredebilirsiniz.

Tabi ki arka kamerayla HD 1280 x 720 ya da full HD 1920 x 1080 piksel çözünürlükte video çekmeniz mümkün. İşin doğrusu, ben 4K yerine büyük çoğunlukla full HD 1080p modunda video kayıt ediyorum.

iPhone X'in ön kamerası ise en çok 1920 x 1080 piksel çözünürlüğünde. Ayy, kötüymüş falan demeyin. Altı üstü DVD'lerden %50 daha kaliteli işte...

Çözünürlük, video kalitesinin sadece bir unsurudur sevgili arkadaşlar. Önemli diğer bir kalite parametresi ise videonun "hızı" dır.

Dedik ya, video tanımı gereği, sabit görüntülerin arka arkaya gösterilerek insan gözü ve beynine bir devamlılık ve hareket hissini vermesidir.

Ne kadar fazla sayıda sabit görüntü, ne kadar hızlı olarak arka arkaya gösterilirse, hareket hissi o kadar yumuşak, o kadar akıcı, o kadar kesintisiz olur.

Peki ne kadar hız yeteri kadar yumuşak, akıcı ve kesintisiz bir hareket hissi verir?

Normal bir sinemaya gittiğinizde, filmin akıcılığından bir şikayetiniz olmuyorsa, saniyede 24 sabit görüntü gibi bir hız sizi mutlu ediyor demektir.

Gelin şunun adını da koyalım ki, her defasında saniyede bilmem kaç sabit görüntü diye uzun uzun yazmayalım. Saniyede art arda gösterilen görüntü sayısına Frames Per Second, kısaca fps derler.

İşin aslı, özellikle benim yaşıtlarım bu 24 fps civarı hızlarla uzun süre sorunsuz yaşadık. Filmler 24 fps, Avrupadaki TV'ler 25 fps, Amarika ve Caponyadaki TV'ler ise 30 fps hızlarındaydılar. İlk kuşak bilgisayar oyunları 10 fps'den daha düşük hızlarda çalışsa da hiç birimiz şikayet etmedik.

24 fps aslında hiç de fena bir hız değildir. Eğer sahneler çok hareketli değil, bir de filmi çok büyük bir ekranda da izlemiyorsanız, hareketler sizi rahatsız etmeyecek kadar akıcı ve yumuşaktırlar.

Yine tamamlamak bakımından not edelim, günümüzden IMAX gibi formatlar sinemada da 48 fps’a kadar çıkıyor.

Daha fazla fps, daha yumuşak, daha akıcı bir video sağlar. Bir de fps yükseldilikçe, isterseniz aynı videodan daha kaliteli ağır çekim izleyebilirsiniz.

Video hızı da böyle. iPhone X, arka kamerasıyla 4K formatında 60 fps video çekebiliyor. Bu akıl almaz bir hız. IMAX'tan bile ciddi biçimde hızlı. Tabi ki hala 4K formatında 30 ve 24 fps gibi dünyevi hızlarda da çekim yapabilirsiniz.

iPhone X sadece 4K için süper bir hız sunmuyor.

Yine arka kamera, Full HD 1080p formatında 240 fps gibi akıl dışı bir hız sağlıyor. Yani bu hızda çektiğiniz bir filmi on kat yavaşlatıp, hala full sinema kalitesinde izleyebilirsiniz. 1080p formatında kullanabileceğiniz diğer hızlar ise 120, 60 ve 30 fps.

Eğer dosya boylarının kısa olmasında hassassanız, 720p formatında 30 fps video da çekebilirsiniz. Ancak bu bir Porsche alıp, benzin yerine tüp taktırmaya benziyor.

Video formatlarında bazen 720p yada 1080p gibi sonlara birer p ekliyorum. Teknik detayla kafanızı şişirmek için burada anlatmadım (aslında anlatmıştım, sonradan sildim), "p" progressive demek, alternatifi ise "i", yani interlaced. Full dijital kayıt ve gösterimde ikisinin arasında kalite farkı bulunmaz. Kayıt yapan kamera interlaced ise (kamera zaten analog demektir), progressive kayıta göre her zaman daha kötüdür.

Bu arkaik kavramlar taa ikinci dünya savaşından kalma, pirizlerdeki akımın hangi hızla alternate ettiğine bağlı farklılık gösteren kayıt yöntemleridir. Dijital dünyada hiç bir işleri olmaması gerekir ama hala blu-ray disklerde bile p ve i'nin yanında PAL, NTSC falan gibi yine dedemin zamanından kalma diğer televizyon sistem adları yanında görebilirsiniz. Duvardaki her ülkede farklı pirizlerden sonra, elektronik tarihinin en hazin ikinci öyküsüdür. Bir gün anlatırım size...

Video kayıt esnasında iPhone X, her iki lensteki Optik Görüntü Sabitleme sistemini kullanır. Video kaydederken bu sabitlemenin önemini daha fazla nasıl üzerine basarak söyleyebilirim, bilmiyorum. Optik görüntü sabitleme sistemi videolarınızı amatör, çocukça bir havadan çıkarır, profesyonel bir kaliteye sokar.

iPhone X bununla da kalmaz, Sinematik Görüntü Sabitleme isimli başka bir sistemi de video kayıt esnasında kullanıma sunar. 1080p ve 720p gibi göreceli olarak sensör boyundan küçük formlarda çekim yaparken kamerayı salladığınızda sensörün kullanılmayan bölgelerindeki pikselleri kullanarak sallanma etkisini kompanse eder. Dijital bir yöntem olsa da, kalite kayıpsız sabit bir görüntü elde etmemize yardım eder. Sinematik Görüntü Sabitleme de çok çok işe yarayan bir özelliktir. Ne yazık ki 4K video çekerken işe yaramaz.

4K video çekerken aynı zamanda video kaydını aksatmadan 8 "mecapiksel" resimler çekebilirsiniz. Bu da benim yüzümü güldüren bir özellik, çünkü bir çok kez resim mi video mu çeksem diye tereddüt yaşarım. Bu özellik sayesinde her ikisini de yapma olanağı var.

iPhone X, video çekerken odaklanma konusunda da beklentilerimin üzerinde bir performans gösterdi.

Canon kameraların yenilerinde Dual Pixel isimli bir odaklama sistemi bulunur. Bu sistem özellikle video çekerken odaklanan bölge değiştiğinde tereyağ gibi, yavaş yavaş, zart-zurt ileri-geri gitmeden yeni noktaya odaklanır. Şimdiye kadar bundan iyisini kullanmadım. iPhone X bana sorarsanız hala Canon'ın dual pikseli kadar yumuşak olmasa da çok yakın diyebileceğim yumuşaklıkta ve hassaslıkta yapabiliyor bu odaklanma işini.

Kare içerisinde otomatik olarak en yakın yüze, yoksa en yakın nesneye odaklanıyor. Tabi ki ekrana dokunarak otomatik olarak odaklananılmış olan bölgeyi değiştirmek mümkün.

Kayıt esnasında parmaklarınız ile zoom yapabiliyorsunuz. 1x ve 2x lensleri arasında geçiş yaparken kalite kaybı yok, ama kayıt esnasında büyüklük birden cart diye iki katına çıkınca (ya da yarısına düşünce), video çok da hoş durmuyor.

Geri kalan dijital zoom noktalarının en azından bazılarının kalite kaybı olmadan değişebilmesini beklerdim, çünkü özellikle 1080p ve altı modlarda sensörde kullanılmayan çok piksel var. Ancak görünüşe göre Apple bu pikselleri zoom yerine Sinematik Görüntü Sabitleme sistemi için kullanmayı tercih etmiş. Bu son söylediklerim tamamen benim tahmin ve gözlemlerim. Eğer video çekimi esnasında belli bir noktaya kadar kalite kayıpsız zoom yapıldığını okursanız söyleyin, ben de düzelteyim.

iPhone X ile HDR video çekebilirsiniz. Işık ve gölgelerin kaybettiği detaylar HDR videoda bir ölçüye kadar geri gelir.

Gelelim videonun ses kısmına.

Size komik gelebilir ama bir çok video kaydı görüntü değil, sesini kalitesinin düşüklüğünden dolayı çöpe atılır.

Bir kere özellikle açık mekanlarda rüzgardan kaynaklı "hisssss" sesi, videografların bir numaralı baş belasıdır. Kapalı alanlardaki özellikle insan kalabalıklarının hoooo şeklindeki gürültüsü de bununla yarışır tabi.

İkinci yaygın problem uzaktakilerin seslerinin az, yakındakilerin seslerinin çok gelmesidir.

Bir kaç kişinin bulunduğu çekimlerde muhakkak bir müptezel bir kalemi ya da kolyesini, bileziğini çıt, çıt diye masaya vurmaya başlar. Bazıları da ayaklarını yere yada masaya vurarak bu davul resitaline katılırlar. Bu sesler videoyu o kadar itici yapar ki TV'de falan bazen açıkça uyarırlar bu sinirli arkadaşları.

Bu sebeple istenmeyen sesleri filtre edebilmek ve uzaklıktan kaynaklanan seviye farklarını eşitlemek video kalitesi bakımından çok ama çok önemlidir.

Apple bu problemlerin bir çoğunu yazılımla halletmiş.

Örneğin gürültü.

İşin aslı bu gürültü problemi video çekiminden ziyade telefonla konuşmanın bir sorunudur. Açık havada, rüzgarda ya da kalabalık bir ortamda telefonla konuşurken karşıdakinin sizi duyabilmesi iyi bir şeydir, ki zaten Apple da bunu uzun bir süredir çözmüş durumdadır.

Apple telefonun arkasına ikinci bir mikrofon koymuş. Bu mikrofon telefonla konuşanı değil, ortamı dinler. Asıl mikrofon da hem konuşanı, hem de ister istemez ortamı dinlediğinden her ikisini de duyar. iPhone da işte bu hem konuşanın, hem de ortamın duyulduğu mikrofondan, sadece ortamı, yani gürültüyü dinleyen arkadaki mikrofonun duyduğu sesleri dijital olarak "çıkarınca" ortada sadece konuşan kişinin sesi kalır.

Sadece bu özellik bile istenmeyen gürültünün yüzde doksanını engeller.

Ancak isterseniz yüz dolara bir harici mikrofon alıp, iPhone X'e takabilirsiniz. Neredeyse profesyonel seviyede bir ses elde edebilir, kayıt esnasında seviyeleri kontrol edebilirsiniz. Ses bu kadar önemliyse harici bir ses kaydı yapıp, post processing esnasında videoya da bindirebilirsiniz tabi. Ancak n'olur abartmayalım. Hayatınızı video çekerek kazanıyorsanız, bu işi zaten bir cep telefonu ile yapmıyor olmanız gerekir.

Yine tamamlamak bakımımdan söylemiş olalım, palyaço burnu, Noel baba sakalı gibi "hayati önemde" video filtreleri de mevcut.

Videolar H.265 (HEVC) ve H.264 (MPEG-4 diyorum kısaca, n'olur uğraştırmayın) yöntemleriyle sıkıştırılıp saklanır. H.265'in derinliklerine bir sonraki yazıda gireceğiz ama şimdilik mükemmel bir format olduğunu ve video bilgisini çok verimli bir biçimde sıkıştırabildiğini söylemiş olalım.

Lafı çok uzatmayalım. iPhone X"ü'in videosunu live streaming, gün, gece, bol ışıklı, az ışıklı, hızlı, yavaş her formda kullandım.

Video bakımından iPhone X bir teknoloji mucizesi. Herkese tavsiye ediyorum.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...