21 Mart 2012 Çarşamba

Volkanlar

Vezüv yanardağı, Napoli kentine kuşbakışı 15 kilometre mesafede, 1280 metre yüksekliğinde bir yanardağ, yani volkan.

Yani simdi ne var bunda diyebilirsiniz. Dünyadaki tek volkan bu değil ya. Alin bizim Ağrı dağını. Ağrı daği volkanik bir dağ. Bundan daha kallavi volkan mi bulacaksınız? Koç gibi 5165 metre, Vezüv'ün neredeyse beş katı yüksekliğinde.

Niye Vezüv diye tutturdun diye sorabilirsiniz.

Vezüvün özelliği halen aktif bir volkan olması. Hem de kıta Avrupa’sının tek aktif volkanı. İtalya’da iki tane daha aktif volkan olsa da bunlar Sicilya adasında olduğundan kıta Avrupası sayılmıyor (ısrar ederseniz, Mafya gelip bacağınıza sıkıyor).

Ne demek bu aktif volkan derseniz, adi üzerinde, sönmemiş bir volkan. Yani her an gümleyebilir. Bizim Ağrı dağı en son milattan önce 3000 civarlarında yani beş bin yıl önce gümlemiş. Yani Ağrı'yı volkanik tehlike yüzünden boşaltmaya gerek yok.

Vezüv, bilinen tarih boyunca gümlemeyi sürdürmüş. En son ikinci dünya savaşı sırasında 18 ile 23 Mart, 1944 arasında faaliyette bulunmuş. Arada bir yine gürlemekte. Bugün hala kraterinin içinde duman tütüyor.

Vezüvün en önemli gümlemesi milattan hemen sonra, 79 yılında gerçekleşmiş. Etrafındaki tüm ufak tefek yerleşim merkezleriyle birlikte on kilometre kadar uzağındaki iki Roma şehrini, Pompeiyi ve Herkulinium’u 16 bin nüfusuyla tarihe gömmüş. Yolunuz düşerse görmenizi tavsiye ederim. Pompei bugünün ölçeğinde bile çok büyük bir yerleşim merkezi.

Bu patlama sırasında Vezüv'ün volkanik jeti yani fışkıran bolumu 30 kilometre yüksekliğe çıkmış. Ortalama bir yolcu jeti 10 kilometre yükseklikte uçar. Düşünün. Küller İstanbul’a ulaşmış.

On altı bin kişinin büyük bolumu 700 dereceye yaklaşan sıcaklıklar dolayısıyla hayatlarını kaybetmiş. Geri kalanları ise zehirli volkanik kul ve gazlardan.

Vezüv'ün faaliyeti bir 17 sene önceki bir depremle başlamış. Birazdan değineceğiz, volkanlar deprem kuşaklarında gerçekleşir. Neyse, depremin hemen ardından sadece 600 koyun yer altından sızan zehirli gazları solumaları sebebiyle ölmüş. İki yıl sonra küçük bir deprem daha olmuş.

Sonra 79 da bir daha güm!. 20 saatten fazla bir süre boyunca Vezüv lav ve gaz kusmaya devam etmiş. Pompeii‘de lavlar üç metre yüksekliğe yaklaşmış. Bir şehir yok olmuş, çok acı, hele bir de banyolarıyla, tuvaletleriyle o evleri görünce insan olayın boyutunu daha iyi anlıyor.

Su an itibariyle, Vezüv'ün etrafında üç milyon insan yaşıyor. Volkan yine faaliyete geçerse ne olur siz düşünün. Bir keresinde yanlış alarmdan dolayı kırk bin kişiyi boşaltmışlar, insanlar acayip sinirlenmiş.

Bugün Vezüv patlayacak olsa iddiaya girerim aşağıdaki benzeri bir diyalog geçecektir volkanolojistle belediye başkanı arasında.

- Bak Umberto, emin misin bu volkanın patlayacağından?”

- Sayın belediye başkanı, patlayacak gibi duruyor. Basınç yükselmiş, yer sarsıntıları falan var.

 - Umberto, sana yüzde yüz emin misin diye sordum!

 - Sayın başkan yüzde yüz emin olunmaz böyle şeylerde...

 - Tamam Umberto anladım, biz dikkatli olmaya devam edelim şimdilik. Yüzde yüz emin olduğunda söyle, boşaltırız insanları.

İşyerinde olağan bir gün gibi geliyor kulağa, değil mi?

Bu volkan patladığında ortaya çıkan enerji, Hiroşima’ya atılan atom bombasından onlarca kat daha büyük. Ne olacağını düşünmek bile istemiyor insan.

Sahi niye gümler bu volkanlar?

Söyle ayağınızı hızla yere vurduğunuzda, çoğunluğu silikat kaya olan kara parçasını yani kıtaları rahatsız etmiş olursunuz.

Bu kıtalar aslında devamlı hareket halinde olan tektonik platoların su üstündeki parçalarıdır.

Tektonik platolar birbirine yaklaşır yada uzaklaşır. Yan yana geldiklerinde Pangea isimli büyük, tek kıtalık kara parçasını oluştururlar.

Söyle bir haritaya bakın. Afrika’nın batısı, Güney Amerika’nın doğusu ile yap-boz bulmacası gibidir.

Neyse bu platolar birbirlerine çarptıklarında kaza sonrası arabanın kaputunun buruş buruş olup kabardığı gibi kabarır, dağları oluştururlar. Himalayalar, Hindistan platosunun Avrasya platosuna çarpmasıyla oluşmuştur. Keza Alpler de İtalya’nın Avrasya’ya çarpmasıyla.

Bu platolar çarpışsalar da öyle kaynak yapılmış gibi birbirlerine yapışmazlar. Zamanla, toz toprak bu araları doldursa da bunlar fiziksel olarak farklı taraflara doğru hareket etmek isteyen büyük kara bloklarıdır.

Bunlardan biri sağa, diğeri sola gitmek ister ama tırtıklı kaya parçaları birbirinin içine geçerek bu hareketi geçici olarak durdururlar. Platolar hareket etmeseler de, bu karşılıklı itme sonucu bir noktada birbirlerini tırtıklarıyla tutan parçalar kırılır, platolar bir sonraki birbirini durdurmaya yetecek formasyonu bulana kadar hareket eder.

Biz günlük hayatta buna deprem deriz.

Bu depremlerin çoğunlukla olduğu yerlere yani tektonik platoların birleşme noktalarına ise fay hattı.

Bu tektonik platoların yüksekliği ve yoğunluğu ayni değildir. Hatta çarpışma da öyle asfalt yolda arabaların çarpışması gibi olmaz. Bazen bir plato diğerinin altına girer, vs.

İşte bu noktada eğer bu platoların inceldiği bir konuma denk gelirse bazen bu platoların altındaki magma tabakası yani lav tabakası da bu fay hatlarından sızar ve yeryüzüne ulaşır.

İşte size volkan. Vezüv (ve Etna), Avrupa ve Afrika platoların tokuştuğu fay hatlarında bulunurlar.

Patlamanın mekaniği aynen düdüklü tencere prensibi gibidir. Volkanlar genelde (mesela) ilk defa düz alanda ortaya çıkar. Basınçla lav yeryüzüne ulaşır. Lav püskürdükçe basınç düşer. Basınç hava basıncıyla eşitlendiğinde püskürme durur, lavlar donar ve Vezüv gibi bir dağ ve krater oluşur.

Sonrasında, basınç artmaya baslar, artar, artar ve en sonunda üstteki donmuş lav artık bu başınca karşı koyamaz. Sonrasında güm! Bazen arada lav tabakasıyla volkanın donmuş lavları arasında su birikir. Bu su basınçla buhar olur ve patlama daha da neşeli hale gelir.

Umarım eğlendiniz.

Bilimsel hassasiyet ile ilgili disclamer’imizi tekrarlayalım ve anlaşılmasını kolaylaştırmak için fazlasıyla basitleştirme yaptığımızı hatırlatalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...