24 Mart 2012 Cumartesi

Enerji Geyikleri

Günlük hayatımızda üzerinde en çok konuştuğumuz konular ülkelerin yani günümüz insanının enerji pesinde koşmasının sonucudur. Farkındayım, çok uçuk, çok ilgisiz oldu. Hemen bağlayalım.

Amerika, İran’ı bombalayacak, Rusya Avrupa’yla hırlaşıyor, hava kirleniyor, enflasyon artıyor, küresel ısınma, dolar yükseliyor, euro düşüyor. Bunların hepsi enerji pesinde koşmanın sonucu.

Günümüzde enerjinin hayatımızdaki yeri çok büyük demek bile onun önemini küçümsemek olur. Enerji bizim hayatimizin ta kendisi.

Nedir enerji? Ne yapar, ne ise yarar?

Sorunun cevabi sorunun içinde. Enerji is yapar. Evimizi işitir, arabamızı yürütür, cep telefonumuzu çalıştırır, uçakları uçurur. Yasamamız bile enerjinin bir sonucudur. Vücudumuz enerji kullanarak hareket eder, düşünür, yani yasar.

Peki nereden gelir bu enerji?

Hiç bir yerden gelmez. Enerji, fiziksel olarak her zaman vardır ve olmuştur. Enerji yaratılmaz yada yok edilemez. Evrenin toplam enerjisi her zaman aynıdır ve ayni kalacaktır. Enerji is yapar dedik ya, bu isi ancak bir alan içerisinde eşit olarak dağılmamışsa yapabilir. Enerji her zaman çoktan aza, yüksekten alçağa, sıcaktan soğuğa akar. Ta ki az ve çok, yüksek ve alçak, sıcak ve soğuk eşitlenene kadar. Buna fizikte ikincil entropik etki ya da yasa derler.

Yine uçtuk. Yukardaki fiziki tanımının bu yazının gerisi üzerinde hiçbir önemi yok.

Sorumuzu yeniden tekrarlayalım. Nereden gelir bu enerji? Ve bu sefer uçmadan günlük dilimizle cevaplayalım.

Evimizi ısıtan enerji kömür yada doğal gazdan gelir. Bilgisayarı çalıştan enerji elektrik prizinden, cep telefonunu çalıştıran enerji pilden, arabamızı çalıştıran enerji petrolden gelir. Vücudumuzu çalıştıran enerji de yediğimiz besinlerden.

Enerjinin en basit ve en temel sekli ısıdır. Enerji başlangıçta nereden gelirse gelsin, sonunda ısıya dönüşür. Yani enerji = ısı.

Isının en basit ve doğal kaynağı ateştir. Ateşten elde edilen ısı da odun, kömür yada benzin yakarak elde edilir. Odun, kömür ve benzinin temel yapı taşı ise karbon atomudur.

Simdi durun ve etrafınıza bir bakin. Elinizin altındaki fare plastikten, plastik de karbondan yapılmıştır. Fareyi tutan eliniz ve vücudunuzun geri kalan kati bölümlerinin neredeyse tümü karbondan oluşur. Ahşap masanız ve tüm diğer ahşap eşyaların temel yapı taşı da karbondur. Kömür de karbondur. Tabii ki petrol de. Ve son olarak elmas da karbonun bir turudur.

Bunun sebebi karbonun evrendeki en arsız atomlardan biri olmasındadır. Çekirdeğinin etrafında donen elektronlar öyle bir şekilde dizilmiştir ki diğer karbon atomlarıyla ve başka atomlarla çok farklı şekillerde birleşebilir.

Bir benzine bir de elmasa bakin. Biri sıvı, diğeri dünyanın en keskin kati maddesidir. Benzin kokar, elmas kokmaz. Benzin mavimsi bir renge sahipken elmas sarı/beyaz, kömür de siyahtır. Bu çeşitli maddelerin tümü karbon atomlarının değişik bicimde dizilmesinden oluşur.

Karbon atomu birleşmeye her zaman hazırdır. Başı hiç ağrımaz, hiç hayır demez.

Karbon kadar arsız bir atom daha vardır ki, o da oksijen atomudur. Oksijen atomu kendi atomlarıyla birleşmeyi sevdiği gibi diğer başka atomlara da yapışmaya çok meyillidir. Mesela metallere yapıştığında ona pas deriz.

Oksijenin karbonla birleşmeye bayılır. Aralarında nimfo-manyak bir ilişki vardır. Bir oksijen atomu, bir karbon atomunu yakaladığında hemen yapışır.

Bu yapışmanın en önemli sonucu ise ortaya ısı çıkarmasıdır. Karbon oksijenle birleştiğinde “yanmış” olur, yani bayaa bildiğimiz ateş.

Vücudumuz karbonu hamburger (yada İskender kebap) seklinde alıp ciğerlerimizden gelen oksijenle kaslarımızda yakar ve enerji oluşturur. Bir termik santral karbon ihtiyacını kömür seklimde karşılayıp havadaki oksijenle yakar, ortaya çıkan ısıyı elektrik sekline çevirir.

Arabamızın motoru ise karbonu benzin halinde kullanır.

Benzinin yada daha genel olarak petrolün çok kullanışlı birkaç özelliği vardır.

Bunlardan biri petrolün sıvı olmasıdır. Sıvı benzini çok küçük miktarlarda kullanabiliriz. Motorun karbüratörü yada enjektörleri benzini bu yolla damla damla kullanır. Mesela kömürü bu şekilde kullanamayız. Ancak kürekle kazana atmamız gerekir, bu da arabanızda yapmayı isteyebileceğiniz bir is değildir.

Sıvı petrolü içten yanmalı motorlarda kolayca patlatarak hareket elde edebiliriz. Kömürden (yada nükleer yakıttan) hareket elde etmek için bir buhar kazanına ihtiyacınız vardır.

Bu yüzden raysız taşıtların tümüne yakını petrolle çalışır. Bu da petrolü en çok aranan enerji kaynağı haline getirir.

Modern yasam motorlu taşıtlara dayanır. İnsanlar işlerine arabalarıyla gider. Uçaklar benzinle uçar. Yaşamımızın her alanında kullandığımız plastik petrolden elde edilir.

Petrole o kadar bağımlıyızdır ki onsuz yasayamayız.

Petrolün problemi ise kısıtlı olmasıdır. Oluşması için milyonlarca yıl gerekir ama tüketilmesi saniyeler alır.

Bu yüzden ülkelerin dış politikaları, askeri plan ve stratejileri, ekonomileri kısacası hemen her şeyi petrole endekslenmiştir.

Yazımızın başına dönersek, Uygarlık=Enerji, Enerji = Çoğunlukla Petrol diyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...