15 Nisan 2024 Pazartesi

War, what is it good for?

Sevgili arkadaşlar, sizlere yakın zamanda Gagavuzya ve Transnistria’dan (Trans-Dinyester) yazmıştım, buraları çok geçmeden değişecek, sınırlar yeniden çizilecek diye.

İşler yavaş yavaş o noktaya geliyor.

Ne demek istediğimi anlatmak için filmi geri saralım.

Rusya bir anda kendini NATO ile sarılı buldu ve anlaşmamız bu değildi diyerek harekete geçti. Ancak geleneksel olarak haklı sebeplerle yanlış işler yapmaya başladı.

Her şey aslında Ruslar için çok iyi başlamıştı. Orta Avrupa NATO’culuk oynarken, Moldova, Ukrayna, Belarus, Ermenistan ve Gürcistan ile tamponlanmş bir Rusya, Putin’i memnun etmese de, yaşanabilir bir habitat oluşturabiliyordu. Putin’in en önemli kaybı Baltık devletleri olmuştu. Baltıklar Rusya için çok önemlidir. Rusya’nın sanki bir kolu kesilmişti, ama buna da şükürdü.

Ama NATO durmuyordu.

Önce Gürcistan’daki o dangalak Sakashvili’yi ayaklandırdılar. Ben Avrupa olacağım, NATO olacağım diye cenge çıktı. Rus ordusu tanklarıyla Gürcistan’a girdi, bir kaç gün içinde Sakashvili sırra kadem bastı, Gürcistan da, Rusya’nın cariyesi oldu.

Putin bıraksa etrafındaki tampon bölgeler birer birer NATO/AB olacaktı. O da bırakmamaya karar verdi tabii.

Sırada Ukrayna vardı.

Ukrayna’nın önemi Moldova, Gagavuzya ve Transnistria gibi batısındaki Avrupa'ya kaçmaya meyilli tampon ülkelere, Ukrayna’nın Karadeniz kıyısını almadan ulaşamazdı. Daha da önemlisi Amerikalılar’ın “İndir pantolonunu” dedikleri anda pantolonunu indirecek bir Romanya NATO üyesi olmuşken, Karadeniz’de bir de Ukrayna ile uğraşamazdı.

Arada bir de bizim komşu Ermeniler ayaklandı. Putin bu işi şimdilik Azerilere havale etti ama sırası geldiğinde eminim, notunu almıştır, gereğini yapacaktır.

Önce Kırım’ı aldı. Sırada Odesya’ya kadar uzanacak bir işgal planı vardı.

Planı uygulamaya koydu.

Ancak ordunun içinde bulunduğu yolsuzluğun, disiplinsizliğin farkında değildi.

Ordu için harcanan her kuruş, rütbe sırasına göre bütün komuta kademesinin kesintilerine uğruyor, yani ceplerine gidiyor, harcanacağı yere gelene kadar büyük bölümü iç ediliyordu. Askerler silahlarını, mermilerini, hatta tankların zırhlarını söküp, bazen hurda fiyatına satıyordu.

Kıdemli askerler çömezlere zorla ailelerine mektup yazdırıp, para istetiyor, bu paralar geldiğinde de sahiplerinden alınıp, kıdemliler arasında paylaşılıyordu.

Kızılordu hakkında dokümanter yada kurgu çok okudum sevgili arkadaşlar. Emin olun orada askerlik yapmak zevkli ve kolay değil.

Putin, Ukrayna’nın bir kaç gün içerisinde teslim olmasını beklerken, batı tarafından desteklenen Ukrayna ordusu başıbozuk, disiplinsiz, yozlaşmış Rus ordusu karşısında kazık gibi yere çakılıp, direndi.

Savaş ilerledikçe her iki taraf bazı askeri gerçekliklerin farkına varmaya başladı.

Öncelikle bütün ordular gibi iki taraf da silahlarına öncelik verirken, aslında cephanenin ne kadar önemli olduğunun farkına vardılar. Cruise füzeleri, lazer güdümlü bombalar falan hep kulağa hoş gelen seksi sözcükler, ancak bir Cruise füzesi bir kaç milyon dolara mal olunca iş kala kala birinci dünya savaşının topçusuna kaldı. Savaş ilerledikçe her iki ordu başta, bütün dünya ellerinde yeteri kadar 105 mm’lik top mermisi kalmadığını gördü. Topçular durmuştu.

Putin hava kuvvetlerinin sadece bir uçak envanteri olmadığını anladı. Rus hava kuvvetlerinin yer taarruz kuvvetinin belkemiği Sukhoi Frogfoot’lar, öyle Patriot, matriot değil, basit, omuzdan atılan MANPADS roketleri ile dan dun vurulduğunu gördü. Uçaklar hem eski, hem bakımsız ama en önemlisi, pilotların eğitimi çok yetersizdi. Frogfoot Pilotları korkudan alçalamıyor, hedeflerine yaklaşmadan, uzaktan mühimmatlarını bırakıyorlardı. Atılan bombalar da sadece dağı taşı vuruyordu.

Yine yardımcı sınıfların muharip sınıflar kadar önemli olduğu anlaşıldı. Binlerce tank, kamyon, incili tespih gibi Kiev yoluna dizildi ve bütün araçlar durdu. Ne benzin vardı, ne yemek, ne de su. Lojistik sıfırdı. Eğer o anda Ukrayna ordusunun taarruz gücü olsaydı, Rus kara kuvvetlerinin dörtte biri sizlere ömür olabilirdi.

İşi çok fazla askeri doktrine döküp, başınızı ağrıtmayayım. Rus ordusu 1970’lerin soğuk savaşı için hazırlanmışken, karşısında drone’larıyla, ABD uydularının sağladığı istihbaratıyla, digital warfare konseptleriyle savaşan bir modern ordu buldu.

Ve Putin pipi gibi ortalıkta kaldı.

Putin her şey olabilir ama aptal değildir sevgili arkadaşlar.

Başta sorumlu üst düzey generalleri ve istihbarat şefleri, çürümenin kaynağı bir çok kişiyi işten attı, tutukladı, vs…

Ekonomisini bir savaş ekonomisi haline getirdi. Başta mühimmat, modern hava ve kara araçlarının üretimini ve üretim kapasitelerini artırdı.

Ekonomi rayına oturana kadar da İran’dan aldığı füze ve drone’larla idare etti.

Rusya ben bu yazıyı yazarken henüz tam olarak savaşa hazır değil kanaatimce, ancak yavaş yavaş o noktaya geliyor.

Bir gerçeği kabul edelim sevgili arkadaşlar.

Rusya, Ukrayna’yı çıtır çıtır yer.

Ne o ordu fanileli soytarı, ne de batının yardımları bu yenilgiye engel olabilir.

Rusya yenilmeye beş kala nükleer silahlarını kullanacaktır. O yüzden romantik arkadaşların ABD müdahale eder, Macron asker gönderir falan gibi beklentilerini gözlemlediğimde bir gülümseme geçiriyorum.

Niye böyle düşündüğümü arzedeyim.

Gelin batının yardımına biraz daha yakından bakalım.

Bir Patriot füzesinin fiyatı, öyle batarya, kamyon, radar, personel falan demiyorum, havaya sıktıkları tek bir füze 2 ile 6 milyon dolar arasında. Bir Javelin anti-tank füzesi ise 200 bin dolar civarında. Bir Rus kamyonu 200 bin dolar etmez.

Kötü 105 mm’lik top mermisinin tanesi 8,500 dolar. Ukrayna ordusu normalde bunlardan günde 20 bin tane kullanıyor. L’addition = günde 160 milyon dolar!

Bir F-16’nın bir saatlik uçuş masrafı yaklaşık 20 bin dolar. Her göreve ortalama bir buçuk saat desek, altı F-16’nın bir görev uçuşunun masrafı 200 bin dolar. On gün uçsalar iki milyon dolar, bir ayda 6 milyon ediyor. Dikkat bomba, cephane falan değil, sadece kontağı çevirmek. Bir havadan havaya AMRAAM füzesi ise 1 milyon dolar.

Bu paraları Zelenski komedyenlik yaparak kazanmıyor, hepsini batı ödüyor.

Batı haklı olarak mızmızlanırken, Rusya üretmeye devam ediyor. 

Rusya’da bol bulunan bir şey varsa başta petrol, kaynaklarıdır sevgili arkadaşlar.

Putin’in, bu işleri tamamladığında, savaşa hazır bir ordusu ve ekonomisi olacak.

Sonra Moldova, Transnistria, Gagavuzya ve Ermenistan…

O gün geldiğinde yeniden konuşalım.

Bu savaş işlerine aklı başında kimse itibar etmesin sevgili arkadaşlar. Bu öyle dizilerde olduğu gibi bir şey de4ğil.

Şair ne demiş?

War, what is it good for? Absolutely nothing...

Hepinize savaşsız günler diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...