30 Ağustos 2020 Pazar

Bir Şişe Bordeaux

Sevgili arkadaşlar, genelde, hem bizim hemşerilerle, hem de yabancılarla şarap geyiği yaparken biraz dikkat ederim. Çünkü şarap işine biraz uzak olan mutlu çoğunluk, şarap geyiğini hayli ukala, fazlasıyla snob bulurlar. Sadece kendi Facebook sayfamda biraz daha serbestçe şarap geyiği yapar, şarap resimlerimi paylaşırım ki, kendi sayfam olmasına rağmen arada birileri çıkar, yüzüme ya da arkamdan, ne lan bu şarap geyiği diye sitem ederler.

Canları sağolsun.

İşin aslı, şarap, bece gelmiş geçmiş en asil, en sanat ağırlıklı içkidir.

Bir rakı, bir viski tad olarak çok farklılık göstermez. İki kadeh içince de çarpar, içkinin kendisinden tad almaktansa, alkolün sonuçta yol açtığı keyif için içilir genellikle.

Şarap ise en azından kendim için konuşayım, içtikten sonra değil, içerken haz aldığım yegane içkidir.

O yüzden biraz şarap geyiği yapacağım, affınıza sığınıyorum.

Neyse...

Uzunca bir aradan sonra ilk kez güzel bir şişe Boredaux şarabı açtık. 2012 yılından bir Médoc, bir Cru Bourgeois. Şarapla pek hoşlaşmayan sevgili karım bile bu şaraba eşit ortak oldu.

Bordeaux, bana sorarsanız bir denge bulma sanatıdır. Tek üzümle yapılmış şaraplar o üzümün kalitesine, harman şaraplar ise karışımdaki dengenin hassaslığına göre tad olarak güzelleşirler ya da kötüleşirler.

Cabernet Sauvignon ve Merlot gibi iki ayrı dünyanın üzümlerimden harman Bordeaux, şarap yapıcılarına, hedefledikleri tadı bulabilmeleri için bir çok fırsat sunarlar.

Bugün bu fırsatı çok iyi değerlendirmiş bir şatonun sekiz yaşında bir şarabını içtik. Tadı, after taste dedikleri, içtikten sonra bıraktığı tad, ama en önemlisi, şarabı yıllandırmanın temel hedefi, kompleks organik moleküllerinin ortaya çıkardığı kokular, tarif edilmesi zor bir düzeyde.

Tadı hala damaklarımda.

Akşamınız güzel olsun 😍🍷



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...