24 Şubat 2017 Cuma

Yeni Gezegen

Sevgili arkadaşlar, size dün bahsettiğim yeni bulunan bu yedi gezegen ile ilgili NASA'nın basın toplantısını baştan sona dinledim.

Çok heyecan verici bir keşif bu, gerçekten.

Yedi tane kayalık gezegenin aynı anda çok küçük bir yıldızın etrafında bulunması olayın önemini çok artırıyor.

Önce bu kayalık gezegen hikayesine bakalım.

Anlı şanlı güneş sistemimizde sadece dört kayalık gezegen var, Merkür, Venüs, Dünya ve Mars.

Biraz sıkıştırsak, gezegen olabilecekken Jüpiterin çekim gücü nedeniyle bir araya gelememiş asteroid kuşağını ve olasılıkla güneş sisteminin oluştuğu zamanlarda bir gezegen olan ve sonra dünya ile çarpışıp dünya-ay sistemini oluşturan gezegeni de bu sayıya ekleyebiliriz.

Geri kalan gezegenlerin hepsi gaz gezegenler. Yani temelde hidrojen ve helyumdan oluşmuş, biraz daha madde toplasalar, birer yıldız olabilecek gök cisimleri bunlar.Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs.

Zaten yeni bulunan sistemin yıldızı Jüpiterden sadece biraz daha büyük. Eğer Jüpiter güneş sisteminin oluştuğu zamanlarda çok az madde daha toplayabilmiş olsaydı, dünyadan baktığımızda iki yıldız görüyor olacaktık, ki bu iki yıldızlı sistemler evrende çok yaygın bir fenomen.

Belki merkezlerindeki yüksek basınç yüzünden katı birer çekirdekleri vardır ama bizim anladığımız anlamda, üzerlerinde yürüyebileceğimiz bir yüzeyleri yok bu gaz devlerinin.

Ondan dolayı yedi tane kayalık gezegeni bir arada bulmak heyecan verici.

İkinci heyecan verici nokta ise bu yedi gezegenin yıldızının çok küçük olması. Bunun özelliği ise evrende küçük gök cisimlerinin sayılarının büyüklerinden fazla olması. Bu kırmızı cüce denilen yıldızlardan bu kadar gezegen çıkabiliyorsa dünya benzeri bir gezegen bulma ya da dünya dışı hayat bulma şansımız çok artar.

Ancak konferansı iki kere dinledikten sonra, hala size dün bahsettiğim, küçük yıldızlara yakın yörüngeli cisimlerin yıldıza sadece bir yüzlerini gösterecek şekilde dönemlerinden ortaya çıkabilecek sorunlara bir cevap bulamadım.

Her defasında bu fenomeni uzun uzun anlatmaktansa gelin ismini koyalım.

Kütleleri farklı iki gök cismi birbirlerinin etrafında dönerken, bir süre sonra kütlesi küçük olan bu dönüş esnasında kütlesi büyük cisme hep aynı yüzünü gösterecek şekilde kitlenir. Buna tidal lock yanı gel-git kitlemesi derler.

Örneğin Ay, Dünya'ya çekimsel olarak kitlenmiş durumdadır ve hep aynı yüzü dünyaya dönük olarak hareket eder.

Dün size demiştim ki, bu yeni bulunan gezegenler de yıldıza çok yakın olduklarından çekimsel olarak kitlenmiş olmalıdırlar ve hep bir yüzlerini bu yıldıza dönük olarak turlarını tamamlar.

Bunun en önemli sonucu, bu gezegenlerin bir taraflarının hep gündüz, diğer taraflarının da hep gece kalmasıdır.

Gündüz tarafları devamlı yıldızdan gelen ısı ve ışığa maruz kaldığından sıvı su buharlaşır, radyasyon da yaşamı çok zor hale getirir.

Gece tarafı ise ısı almadığından su donar ve ışık almadığından da yaşam gelişemez.

İşte bu sebeplerden bu gezegenlerde yaşam olması zor demiştim.

NASA konferansında bu tidal lock kısmına değinmişler. Konuşmacılardan biri "These planets are MOST PROBABLY tidally locked." diyor, yani büyük olasılıkla çekimsel olarak kitli durumdalar. Zaten gezegenlerin birbirlerine olan olağan dışı yakınlıkları yüzünden ortaya çıkan çekim gücü ve gel-git etkisi bir mucize yaratmamışsa, evren hakkında bugün bildiklerimize dayanarak bu gezegenlerin olasılıkla, molasılıkla değil, "kesin" olarak kitlenmiş olduklarını söyleyebiliriz.

Ne yazık ki konferansta bir animasyonla bu tidal lock meselesini açıklasalar da, bunun sonuçlarına değinmediler. Q&A kısmında bir soruya cevap esnasında bunun radyasyon bakımından bir sorun olabileceğine dokunup geçti kadınlardan biri.

Bekleyip görelim.

Yine konferansta bu gezegenlerin özellikle birinde su bulunma olasılığının çok yüksek olduğu söylendi. Ancak İngilizcede su kelimesinin karşılığı "water" her ne kadar bardağa koyup içtiğimiz suyu çağrıştırsa da, bilimsel anlamda buzdan su buharına kadar suyun üç halini kapsar. Zaten konferansın başka bir noktasında biri ağzından "liquid water" yani sıvı su kelimesini kaçırdı.

Kısaca bu gezegenlerde bizim yaşam için istediğimiz sıvı su olmayabilir. Unutmayın, katı su yani buz Mars"da, su buharı da Jüpiter'de bol bol var.

Biraz sansasyonel olması bakımından konferansta bu olumsuzluklardan uzak durdular. Eh anlaşılır tabi.

Ne olursa olsun çok heyecan verici bir keşif bu.

İzlemeye devam edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...