13 Şubat 2013 Çarşamba

Yorumlar

Son günlerde yeni bir huy edindim. İnternet'de gazete okurken sadece haberleri değil, haberler için yapılan okur yorumlarını da okuyorum.

Teknolojinin getirdiği bu yenilik bence okuyanlara en az haberin kendisi kadar önemli bir bilgiyi de birlikte getiriyor, yani başkalarının da bu haberi nasıl anlayıp tepki gösterdiğini.

Genelde hepimizin yaptığı çok genel ancak aynı zamanda fazlasıyla hatalı bir varsayım herkesin okuduğu haberi kendimizin anladığı gibi anladığıdır.

Ne kadar büyük bir hata.

Hepimizin en basitinden en karmaşığına, hayatın karşımıza çıkardığı herşeye bize özel, farklı bir bakışımız, anlayışımız, tepkimiz ve yorumumuz vardır.

Ailemiz, arkadaş çevremiz, eğitimimiz, işimiz ve herseyden önemlisi bizimle birlikte doğan ve bizi anlayışlı, aksi, sevecen, geveze vs. yapan o ismini koyamadığımız beyinsel hammadde bizi biz yapar, kafamızdaki sterotipleri oluşturur ve bu dünyevi olayları anladığımız biçimde anlamamızı sağlar.

Yakın zamanda başbakanımız Tayyip Erdoğan'ın AB ülkelerine zeybeklendiği bir haber okuyordum. Erdoğan, "Olmaz böyle şey yahu, elli senedir bekletiyorsunuz AB kapısında, bu bize saygısızlıktır" diyordu.

Erdoğan bu söylediklerinde daha fazla haklı olamazdı.

Avrupa, imzalanmış tüm anlaşmaları, verilen tüm garantileri, insani ve ahlaki tüm değerleri tarihin en büyük ukalalığıyla hiçe sayıyor, kabul edilmez bir kibir ve saygısızlıkla Türkiye Cumhuriyetine akıl almaz bir aşağılamaya birlikte uluslararası bir haksızlık yapıyordu.

Hayat görüşüm Erdoğan'ınkiyle bir lokma bile örtüşmese de "Bravo!" Dedim içimden, gayri ihtiyari.

Hayat görüşümün örtüştüğü bir dolu başbakan, aşağılık kompleksiyle yıllardır bu ilkel, ırkçı ukalaların karşısında başları önünde "Bak lan şu Avrupalıya, biz kim, onlara ulaşmak kim" diye kulaklarından aşağılık kompleksi fışkırırken Kasımpaşalı futbolcu Tayyip Erdoğan hakkımız olanı cesaretle arıyor Avrupa'nın karşısında.

Valla bravo, şaka yapmıyorum, bütün içtenliğimle söylüyorum.

İşte aynen böyle anladım bu okuduğum haberi ve hiçbir kelimesini saklamadan aktardım size haleti ruhiyemi anlayın diye.

Sonra baktım yorumlara.

İlk yorum benim kuşağımın çok aşina olduğu, yıllarca okuduğumuz, dinlediğimiz, düşlediğimiz medeni, teknolojik olarak ilerlemiş, adaletli, insan haklarına saygılı, kısacası bizden üstün batılı profilini gerçek zanneden belli ki genç bir okuyucudan.

"Haklı bu adamlar bizi AB'ye almamakla. Daha karşıdan karşıya geçmeyi bilmiyoruz, sırada beklemeyi bilmiyoruz" gibi Türklerin toplu yaşam alışkanlıklarındaki eksiklerine değinen bir yorum.

Siktir lan dedim içimden. Kaldır ceza kesmeyi, bak bakalım bu insanlar nasıl yaşayacak. İsviçrede saat ondan sonra gürültü yap, Polis gelir kapına. Biraz miyavla kapıya gelen Polise, ertesi gün mahkeme. En az on bin frank gitti demektir. Biraz daha miyavla, koyarlar kapının önüne.

Getir bu Sistemi Türkiye'ye, yeminle İsviçreliden medeni oluruz. Nereden mi biliyorum? Çünkü gördüm bazılarını ülke dışında. Medeniyet eğer kişisel değil coğrafik bir özellik ise tamam, değilse bu medeniyetin suyu biraz da cezadan geliyor demektir.

Bakarmısın bana, haberi yorumlamayı geçtim, habere yapılan yorumları yorumluyorum :)

Başka bir yorum.

"Bu adamlar bizim gibi fakir ülkeyi naapsın?" Diyor.

Git gör bi Romanya'yı, Bulgaristan'ı...

Bir yorum daha.

"Bu adamlar Hıristiyan kulübü.."

Hee, doğru.

Doğru da bu adamlar dinlerini bizle Ankara anlaşmasını imzaladıktan sonra mı değiştirdiler? Bizi kabul ederken Hıristiyan olmadığımızı bilmiyorlarmıydı?

Bir de keseri biraz da kendimize çevirelim. Biz Suriye'de Katar'la, Arabistan'la bir olup Sünnileri desteklerden ne kulübü oluyoruz?

Bu Papa'nın istifasından sonra CNN Türk gibi kendini uluslararası kabul eden kanallar dahil bütün TV'lerde Hıristiyanları ve Katolikleri küçümseyen, onlarla alay eden o kadar yayın gördüm ki midem kalktı. "Papa Toto", "Papa istifasını bir üst makam olan Tanrı'ya verecek, ha, ha" gibi iki milyar insanın dini ile dalga geçen çocukca sözler. Sonra da adamlar İslam'ı küçümseyen karikatür çizince hep beraber ayağa kalkıyoruz. Her ikisi de kötü...

Göksel Göksu isimli CNN Türk muhabiri minyatür beyni ile Amerikalı Sarai hanımın cinayetini aklamaya çalışıyor:

"Ay ne işi var bu kadının öyle kötü, izbe yerlerde. Oralar o kadar kötü ki zenci kadınlar pazarcılık yapıyor..."

Artık ırkçı mı dersiniz, faşist mi, Nazi mi ya da salak mı? Siz karar verin.

Bir de geleneksel komplo teorisyenleri var.

"Bu adamlar bizi hayat boyu kaldırıp oyalayacaklar. Bizden korkuyorlar, gelişmemizi istemiyorlar..."

Sorma bilader...

Adamlar gece gündüz bizi düşünüp ne yapsak da bu potansiyeli durdursak diyorlar ki sorma :)

Sorsan Avrupa'daki devletleri saymaz ama o kadar emin ki Avrupa'nın ne düşündüğünü bildiğinden, komploların detaylarını anlatır size vakti olsa.

İşte böyle. İşin enteresan taraf ise hayatım boyunca yukarda kızdığım yorumların hemen hepsine inandığım dönemler oldu. Bu kadar da açık gönüllülükler söylüyorum.

Yani insanın kendisi de durağan, sabit değil. Aynı insan hayatla, deneyimleriyle değişiyor.

Karışık bu işler yani...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...