10 Haziran 2024 Pazartesi

Mahalle Yanarken

Sevgili arkadaşlar, tabirimi hoş görün, sizler Türkiyede Özgür Özel ne dedi, Meral Akşener ne yaptı derken, dünyanın gerisinde dananın kuyruğu kopuyor.

Ne acı ki, izlediğim Türk kanallarından Haber Global hariç hiçbiri bu konuya değinmiyor.

Haber Global’da da bu konuyla ilgili konuşanlar ne yazık ki Prusya’yı Rusya zanneden, Kamikaze’ye Kamazaki diyen, bilgi düzeyleri acınacak durumda “stratejistler”.

Ancak üzülmeyin. Sizden kötüsü var.

Amerikalılar.

1990’ların başında, Sovyetler’in çöküşü esnasında ABD’deydim. Yemin ediyorum, varlıklarının en büyük düşmanı, en azılı rakipleri Sovyetler çökerken, sokaktaki adamın, bu olan bitenden haberi bile yoktu. Yalan olmasın, o aralar aklımda doğru kaldıysa Elian Gonzales mi, öyle birinin popüler bir olayı herkesin gündemiydi. Rusya çökmüş, Sovyetler batmış, umurlarında bile değildi.

Averaj Amerikalının dünyanın gerisinden haberi yoktur. İngiltere, Avrupa, Paris falan onlar için hep aynı şeydir. Hangisi ülke, hangisi şehir, çoğu bilmez.

Popülasyonun neredeyse çoğunluğu haline gelmiş Hispanikler sayesinde öğrendikleri “Buenos dias”, yada “karaho” gibi üç-beş kelime İspanyolca konuştuklarında, bir yabancı dil konuştuklarını zannederler. Yaptıkları en vahşi yurt dışı seyahat Meksika’ya gitmektir. Kanadalılar’ın “out” kelimesini “eüt” diye telaffuz ettiklerinde gülmek ise çoğunluğun ilk ve tek enternasyonel deneyimidir.

Haklarını yemeyelim, fazlasıyla enternasyonel, yurt dışında gezmiş, özellikle Air Force ve Navy’de görevli asker kökenli, çök kültürlü, dünyayı anlayan bir azınlık bulunsa da, bunları özellikle oy verirken bastıran hillbilly çoğunluk yukarda belirttiğim “iltifatları” hak eder.

Türkiyede olan biten de benzeri sizin anlayacağınız.

Meral Akşener sarışın olmuş, Özgür Özel Arapça kutsal dildir demiş falan…

Bir de eski dostum Kemo var ki, ona girmiyorum bile, zaten giren girmiş garibime. Delege isterse yeniden başkan olurum falan demiş. Hadi şimdi gönlünü kırmayayım dedemin…

Diyeceğim o ki, demesem mi… Hadi diyeyim anasını satayım… Hani mahalle yanarken hanım kızımız saçlarını tararmış ya, aynen öyle. Nükleer savaş çıkacak, hala herkesin derdi Özgür Özel!

Dünyanın gerisinde işler gerçekten ciddi bir hal aldı ve her geçen gün daha da ciddileşiyor sevgili arkadaşlar.

Otuz yıla yakın içlerinde yaşıyorum ve olan biteni görecek kadar dünyanın farklı bölgelerinde kaşarlandım.

Batının şirazesi kaymış durumda.

Ülkelerin neredeyse hiçbirinde doğru düşünen, mantıklı karar verebilecek bir yönetim, bir hükümet yok.

ABD başkanı havayla tokalaşıyor, Fransa başkanı boks eldivenleriyle poz veriyor…

Şu dünyada hiç bir ulusun Rusların yönetimi altında yaşamasını istemem, ancak bu zırdelilerin arasında Putin tek akıllı gibi duruyor.

Çünkü batı kendi deyişiyle Pandora’nın kutusunu açtı, bizim deyişimizle sarı öküzü verdi.

Değerleri sayesinde üstün olduğunu unuttu, üstün olduğu için değerlerini seçici bir biçimde sevdikleri uluslara, dinlere, etnisitelere layık görüp, dünyanın gerisine boş verdi.

Pandora’nın kutusu işte böyle açıldı. Değerlerden sapmaya bir kere başlayınca bunun sonu gelmez.

Bunlar siyah deyip, siyahları bu değerlerden ayırdığınızda, geride kalan beyazlar güvencede kalmaz. Sonra beyazların dinine bakarlar, Ortodokslar’ı ayırırlar. Kalanına bakıp, Slavlar’ı ayırırlar, gerisine bakıp Almanları, Almanlar’a bakıp Bavyeralılar’ı ayırırlar.

Bu işler bir süre ağır aksak gider, ama bir noktada patlarlar.

Üstünlüğüne güvenen batı F-16 ile Mig-29’u karşılaştırıp, F-16, Mig-29’u döver, o yüzden Ukrayna kazanır dedi. Bırakın F-16’yı, Javelin’i, HIMARS’ı, savaşın kaderi bitli topçunun 105 mm’lik top mermisine bağlandı.

Tanesi 10 bin dolarlık drone’lara bir milyon dolarlık Patriotlar’ı sıktılar. Parasını geçtim, memlekette atacak Patriot füzesi kalmadı. Buna rağmen batılı uzmanlar hala Patriot ile S-400’ü yan yana koyup, bunun menzili uzun, şunun radarı yeni diye afaki karşılaştırmalar yapıyor, sonra da biz kazanırız diyorlar.

Rusya, ordusunun nasıl bir felaket içinde olduğunu savaşın başında anladı. Putin savaşı rölantiye aldı, orduyu ciddi biçimde reforme etti. Ekonomisini ve üretimini savaş seviyesine getirdi. Bugün Rusya, bütün NATO ülkelerinin toplam tank üretiminden daha fazla tank yapabiliyor.

Rusya’nın neredeyse sınırsız insan ve hammadde kaynakları var. Ukrayna ise eriyor. Buna rağmen Ukrayna’nın başındaki asker fanilalı komedyen, batının peşine takılıp, ülkesini mahvediyor, insanlarını öldürtüyor.

Amerika herkese dayılanıyor, Rusya, Çin, İran… Amerikanın başındaki adam ise haftanın hangi günü olduğunu hatırlayabiliyorsa iyi. Hal böyle olunca, Pentagon’daki Yahoo’lar ve Evangelist yobazlar Rusya’yı ve Çin’i fütursuzca tahrik edip, köşeye sıkıştırıyorlar.

Rusya’yı sıkıştırırsanız, yüzlerce nükleer füzeyi Amerika ve Avrupa’ya gönderecektir. Rusya dünyanın en büyük ülkesi. Batı bu koca ülkeyi tamamen nuke’leyemez. Nasılsa birileri kalır, bu manasız savaştaki üçüncü hamleyi yapabilir. New York ve Londra’ya düşen birer füze ise bizim anladığımız anlamdaki batı uygarlığını sona erdirecektir.

Tom Clacy’nin The Sum Of All Fears’ını okudunuz/izlediniz mi bilmiyorum. Fiksiyonel bir krizin sonucunda ABD ve Rusya nükleer bir saldırının eşiğine gelir. Olay, Amerikalı ve Rus istihbaratının arka kapıdan yaptıkları temas sayesinde düzelir. Bugün ise görünüşe göre böyle bir temas, açık bir arka kapı kalmamış. Amerikalılar öyle havalanmışlar ki, ne kimseyle konuşuyor, ne kimseyi dinliyorlar. Ağzını açana fırça, yaptırım, ambargo…

Avrupa ise ne kadar Amerika’ya bağımlı olduğunu, ve ne kadar aciz olduğunu bu vesileyle anladı. Ama Avrupa’nın harekete geçip, bu sorunu çözmesi, Avrupa hızı ile en az elli yıl sürer. Birisi ordu kuralım dediğinde bir başkası kuralım ama bana para verin, bir diğeri kuralım ama bunun benim peynirim olduğunu kabul edin diye başlar. Beş yüz elli toplantı ve seksen sekiz zirveden sonra ordunun yarısını kuralım, sana istediğin paranın üçte biri, peynir de yüzde ellisi senin, yüzde ellisi şunun şeklinde bir karar çıkar.

Yani durum kötü sevgili arkadaşlar.

Dünya bu olan bitene çok hazırlıksız yakalandı. Baştakilere bakınca hep beraber umalım ki çocuklarımızın bir geleceği olsun.

Bu yazıyı bitirmeden önemli bir not.

Bu yazıyı King Crimson’ın Epitaph şarkısı çalarken okuyun.

Akşamınız güzel olsun❤️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...