27 Ekim 2019 Pazar

Niş

Sevgili arkadaşlar, size uzun bir süredir yazamadım. Sevgili karımla hem özelde, hem de profesyonelde biraz yoğunuz, ama öyle tatsız değil, sonu hayırlı bir yoğunluk. Yok, ikinciyi beklemiyoruz. İlk maymun yetti de arttı bile. Başka işler 😍

Jelena'nın dişlerinin son taksidi için Sırbistandaydık, neyse ki halloldu, bitti. Aslında bu seyahat için çok güzel planlarımız vardı ama yarım akıllı kemikkafa bir eşeğin yüzünden gerçekleştiremedik, yoksa sizlere Bosna'dan, Hırvatistan'dan yazacaktım. Ne yapalım, başka bahara...

Niş'te bir hafta geçirdik. Bana sorarsanız çok güzel bir haftaydı. Ben Niş'i çok severim sevgili arkadaşlar. Üç yılımı geçirdim bu şehirde. Sevgili karımla tanıştım, evlendim buralarda. Çok güzel insanlar tanıdım, çok güzel zaman geçirdim.

Bu kez kayımpeder ve valide 🐝Mezzy🐝 'yi eğlendirdiğinden sevgili karımla başbaşa - ki çok nadir bir olaydır, bir akşam yemeği yeme, bir iki kadeh şarap içme fırsatımız oldu., hatta bir atış poligonuna gidip, Red Kit'çilik bile oynadık.

Niş 2006,
Sevgili karımla ilk günlerimiz...
İlk tanıştığımız Cafe’ye gittik. Kapanmış. İsmi Cafe Cafe idi. İlk gördüğümde elim ayağıma dolanmıştı. Sarı saçlı, mavi gözlü, dünya güzeli bir kız, elinde de bir bardak şarap. Aman demiştim, buldum dengimi. Bir iki içkiden sonra hadi mekan değiştirelim dedik. Önce benim favorim, canlı rock müziği çalan Salon isimli bara geçmiştik - o da kapanmış bu arada anasını satayım. Baktım hanım kızımız çok mutlu değil, hadi başka bir yere geçelim dedim. Senfoni isimli bir bara geçtik. Daha içkilerimizi söyleyemeden bir bar kavgası başladı. İnsanlar silahlarını çektiler, mekan birbirine girdi. Ne yapalım, başka bahara dedik. Bir hafta sonra boyfriend/girlfriend olmuştuk 😍 Anılar işte... Neyse. Cafe Cafe kapanınca biz de Mecburen başka cafe'ye geçtik. Eski günleri yad ettik. Aslında bu yeni cafe'de de başka anılarımız vardı. Niş işte, offf!... 😍

Yıllar sonra yine Niş'te beraber...
Uzun süredir görmediğim, çok sevdiğim bir arkadaşımla vakit geçirme şansımız oldu. Küs değildik ama gözden ırak, gönülden ırak, kopmuştuk biraz. Şu dünyada ARM mikroişlemcilerden AESA radarlarının sağlığa zararlarını geyikleyebileceğim iki kişiden biridir. İlkine çok içerlemiş durumdayım, o yüzden nasıl mutlu oldum, ikinci ekürim ile ağız tadıyla birkaç saat geçirebildik diye. Sağolsun, uçağımızın kalkmasına bir saat kala beni havaalanına yetiştirdi - bu arada Jelena'dan on dakika içinde beş kere telefon almasına rağmen 😜

Bir akşam sevgili kayımpederim 🐝Mezzy🐝'nin doğduğu yılda yaptığı bir ev şarabını açtı. %80 Prokupac, %20 Plovdina üzümünden. İçme de turşusunu kur, o kadar güzel bir şarap. Ya babacım, on dört sene sonra mı aklına geldi böyle güzel şarap yaptığını söylemek dedim. N'apayım dedi, Jelena'ya sor o niye getirmemiş gündeme. Zena (kadın) de bakayım, niye söylemedin bu zamana kadar babanın bir şarap ustası olduğunu? Sen Fransız şarabı seviyorsun falan dedi. Neyse, dört şişe kalmış, birini o akşam içtik. İkisini ben çaldım, son şişeyi 🐝Mezzy🐝 ergen olduğunda ona vermek için sakladı kayımpeder.

Château Petković 2015
Bir gün Pirot'a gittik. Jelena Niş'te doğup büyümüş ama baba tarafı Pirot'dan. 🐝Mezzy🐝'yi Jelena'nın dedesi ile anne annesinin mezarına götürdük. Dede Petar ile çok olmasa da tanışıp, biraz zaman geçirme fırsatım olmuştu. Babaanne Jelica ile biraz daha fazla. Her çalışan anne-babanın çocuğu gibi Jelena da dedesine çok yakındı. Babası kadar severdi. Mezarlarına gittik. 🐝Mezzy🐝 dedesinin anne annesinin mezarını ziyaret etti. Artık siz hesap edin, kaç jenerasyon! Petar ile Jelica'nın mezar taşını işaret etti Jelena. İlk başta anlayamamıştım, çünkü Kril alfabesi ile yazılmıştı. Bizdeki gibi soy ağacını yazmışlar, kayım oğlu Bülent'i de eklemişler. Gözlerim doldu. Işıklar içinde uyusunlar. Birer mum yaktık hepimiz 🙏❤️

Pirot'un mekika denen böreği meşhur. Bizde de aynısı var ama unuttum ismini, okuldayken Sakarya'da yerdik. Yağda pişmiş pufidik ekmek. Bir de meydanında bir sivrisinek heykeli vardı. Daha Jelena ile tanışmadan görmüştüm. Jelena'nın annesi kaldırdılar onu dedi. Bir anı daha tarihe gömülmüştü...

Pirot'daki ev bir köy evi. Buraya en son bir Bulgaristan dönüşü uğramıştık. Petar dede ile oturmuş, Koni'nin yavru kedileri yalayışını seyretmiştik. Her ikisi de toprak oldu işte. 😭

Dirty Harry Magnum
Son günümüzde ise bir atış poligonuna gittik. Eski Yugoslavya'nın gururu bir 9 mm CZ şarjörlü tabanca, başka bir Dirty Harry Magnum revolver ve bir de İsrail malı Roni marka adaptörlü bir Heckler tabanca ile atış yaptık. Bu Roni/Heckler kombinasyonu ile - öyle üçüncü sınıf gangster muhabbeti yapmak istemiyorum ama, yirmi metre içinde tenis topundan büyük hiç bir şeyi kaçırmam, o kadar keskin, dengeli bir silah işte. Sevgili karımı ise sormayın. Guilliom Tell yanımda halt etmiş. Onu bir oklava ve hamur terapisine sokmam gerekiyor, yoksa işim zor. Hedefin gövdesine tenezzül etmedi bile. Hepsi kafaya!...

İşte size bir solukta Niş...

Sevgi ile kalın ❤️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...