13 Eylül 2014 Cumartesi

Biraz da Politika...

Fiziğin babası sayılan Newton'ın (Nütın) hareketin doğasıyla ilgili üçüncü kuralı der ki:

"Her hareket için, ters tarafa aynı güçte başka bir hareket oluşur."

Tercümemdeki eksiklikleri bir kenara bırakıp lütfen yeniden okuyun ve hazmetmeye çalışın (For every action, ther is an equal and opposite reaction).

Siz yere bastığınızda ağırlığınız kadar bir güçle yere, aşağı doğru bir baskıda bulunurken, yer de sizi aynı miktardaki bir güçle yukarı iter. 

Bu kural sadece fizikte değil, başka bir çok sosyal alanda da geçerlidir.

Mesela her kahramanın bir düşmanı vardır. Superman ile Luthor, Holmes ile Moriarty, Skywalker ile Vader, Tommiks ile Binbirsurat, vs. Çünkü kahramanın yalnız kalması eşyanın doğasına aykırıdır. Kahramanı kahraman yapan, aynı güçte bir düşmanın bulunmasıdır.

Bu örnekleri genişletebiliriz. Kürtlere yapılan baskı, kürt milliyetçiliği ve PKK'yı, başörtüsüne ve dine yapılan baskı Hüloooğğ'ları yaratmıştır. Burada şu haklı, bu haksız, şunun yanında, bunun karşısındayım tartışması yapmıyorum, sadece olayların oluşum ve gelişim nedenlerini sıralıyorum. Doğru herzaman haklı, haklı da herzaman doğru değildir. Bu arada bu son söz bile Newton'ın kuralını doğruluyor.

Yine soğuk savaş ABD kadar güçlü bir SSCB yaratmıştır. İlk nükleer silahı yapan da, kullanan da ABD olmuştur. Bu gerçek, SSCB'nin de nükleer silah yapıp benzeri bir askeri doktrin edinmesini sağlamıştır.

SSCB'nin çökmesi ABD'yi tek süper güç olarak bırakmıştır. Ancak Newton'ın kuralı burada da işleyecek, tek kutup kendine eş ve denk bir karşı kutup yaratacaktır.

Netekim bu süreç başlamıştır.

Şanghay paktı mıdır, üçlüsü müdür, beşlisi midir, her ne ise Rusya ve Çin'i birleştirmiş, Hindistan ve Pakistan'ı da alarak batıya denk olmaya çalışan bir güç olmaya başlamıştır.

Eski Yunan ve Roma'yla başlayan şehir devletleri egemenliği, yerini ortaçağda Haçlılar yada Osmanlılar örneği din devletlerine bırakmış (bizim yüzde elli de işte burada videounun durdur tuşuna basıp beynini stop etmiş), Yeni Çağ'da din devletleri sınırları bugün çizili ulusal devletlere, Modern Çağ'da da ulusal devletler ABD ve AB örneği ticari topluluklara evrilmişlerdir.

İşte Hindistan ve Pakistan gibi iki düşman devleti bile Şangay topluluğu altında biraraya getirebilen motif, yani dürtü ticaret yapabilme, refahı artırabilme çabasıdır. Bu toplulukta yakın zamanda İran ve Orta Asya Türk devletlerini tamamen işlevsel biçimde katılmış olarak görmek hiç de sürpriz olmayacaktır.

Bu yeni oluşum, bugün çeplerindeki parayı birbirlerinden saklayan karı-kocalar gibi davranan Avrupa devletlerini de gerçek eşitlik tabanında biraraya gelmeye zorlayacaktır. Bunu yapabilirler mi bilinmez. Avrupa'da herkes herkes'den hoşlanmamak için bir nedene sahip. Ben bunun değişeceğini, en azından kısa dönemde beklemiyorum.

Parayı korumak herzaman güç gerektirir. Zengin olup da savunmasız olunmaz. Hem Çin, hem de Rusya bu güce sahiptir ve Ukrayna örneğinde olduğu gibi bu güçünü yavaş yavaş göstermeye başlamıştır.

Gelelim Türkiye'ye.

Bu ortamda Türkiye'nin eline önemli fırsatlar geçecektir. Jeopolitik konumu ve gücü yüzünden her iki kutup da Türkiye ile flörtü deneyecektir.

Bu fırsatları değerlendirebilmek için de yetkin ve ehliyetli bir yönetim gerekmektedir.

Gerekmektedir de.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...