21 Mayıs 2013 Salı

Kara Büyü

Kim bilir kaç filim seyrettim, kaç kitap okudum Kara Büyü hakkında.

Kim bilmez Kara Büyüyü, Vudu İnanışını, Zombileri ve iğne batırılan kumaş bebekleri?

Ben söyleyeyim, Kara Büyü ve Vudu inanışının sahibi Haitililerle aynı adada yaşayan Dominikliler bilmez.

Eğer yalan söylüyorsam ne olayım. En az yirmi Dominikliyle konuştum, biri bile neden bahsettiğimi anlamadı.

Şimdi kafayı mı yedi bu? Ne anlatıyor böyle diyenleriniz için olaya bir açıklık getireyim ve bu kara büyü meselesi nereden çıktı arzedeyim.

Ben kendim öyle astrolojiye, sihire, büyüye müyüye inanmam ancak Haiti gibi böyle olağanüstü ögeleri barındıran kültürlerden fasine olurum (Burada "fasine" kelimesini spontane olarak uydurmuş bulunuyorum. İngilizce aşağı yukarı etkilenmek anlamına gelen "to be fascinated" 'i günümüzde hayli popüler olan Türkçenin ırzına geçme metodlarıyla dilimize uyarladım).

Vudu, Afrika kökenli bir din ancak Hristiyanlık dahil birçok dinden değişik ögeleri benimseyip inanç sistemine dahil etmiş.

Vudu inanışı Bondiyö adlı bir tanrının etrafında kurulu. Sözcüğün kökü Fransızca. Bon iyi, Diyö tanrı demek. Ancak Bu Bondiyö aslında o kadar da iyi bir tanrı değil. İnsan cemaati onu hiç mi hiç ilgilendirmiyor, insanlarla herhangi bir ilişkisi yada iletişimi yok.

Vudu müritleri işte bu yüzden Bondiyö'ye inançlarını, kendileri ile iletişim kurduklarına inandıkları Loa isimli Bondiyö'nün emrindeki doğa üstü varlıklara ibadet ederek gösteriyorlar.

Loalar olağanüstü varlıklar olsalar da Vudu inanışı onları mistik, soyut, fiziksel olmayan formlar şeklinde tanımlamamış. Aksine her Lao fiziksel özellikleri fazlasıyla renkli ve vivid olarak tanımlı varlıklar. Örnek olarak, Loaların en ünlülerinden biri olan Baron Samedi (Baron Samdi ~ Baron Cumartesi) frak giymiş silindir şapkalı bir iskelet! Devamlı alkol ve puro kullanıyor, küfür ediyor ve karı kız peşinde koşuyor :)

Vudu inanışında üç türlü din adamı var. Honganlar erkek, Mambolar kadın Vudu rahipleri. Üçüncü olarak ise Vudu inanışının en renkli din adamları Bokorlar var. Bokorların en önemli özellikleri büyü yapabilmeleri. Bu büyü iyilik amaçlı Beyaz Büyü olabildiği gibi kötülük amaçlı Kara Büyü de olabiliyor.

Evet işte Zombileri ayaklandıran, kumaş bebeklere iğne batırıp düşmanlarına büyük acılar yaşatan (!) hep bu Bokorlar.

Bondiyö, Mambo, Bokor, Zombi, Kara Büyü, Baron Samdi, hatta Haiti ve Port-o-Prans sözcükleri hayatıma daha çocukken okuduğum ve şu anda adını bile hatırlamadığım bir kitapdan sonra girdi hayatıma.

Adını hatırlamasam da bu kitap benim üzerimde çok mu çok profaund ~ derin :) bir etki bırakmıştı. O gün bu gün Haiti'ye gidip o romanı yaşamasam da en azından bir yad etmek düşüncesi yaşadı benle birlikte.

Ve siz düşünün halimi. Haiti'ye yüz kilometre uzaktayım ve sınırı geçemiyorum. Eğer gidersen seni döverler, soyarlar, öldürürler diyorlar. Allah biliyor ya, Jelena olmasa yine de giderdim ama olmuyor işte anlayın.

Bu yüzdendir ki bUralara kadar gelmişken en azından bir Vudu bebeği alıp götüreyim istedim.

Ve başladım girdiğimiz her mağazada Vudu bebeği aramaya...

İşte yazımızın başladığı noktaya geldik. Ne acı ki Dominiklilerin Vudu yada toptan Haiti ile ilgili ne bildikleri ne de ilgilendikleri bir şey var. Tamamen kayıtsızlar.

Ben Vudu Bebeği anlamına gelen Voodoo Doll dediğimde tahta bebek anlamına gelen Wooden Doll dediğimi zannedip anlamsız tahtadan oyma siyahi yerli figürleri getirdiler. Kumaştan bebeği tarif edince de kıvırcık saçlı, etekli, elbiseli şirin mi şirin gerçek çocuk bebekleri satmaya çalıştılar. Bu bebekler o kadar sevimli ki onlara iğne batırıp yakacak Bokor bulsanız bile Bondiyö gazabını göndermeyi reddeder!

Baktık böyle olmayacak, bir Haitili bulup onla birinci elden konuşmayı düşündük. Burada ki tek problem ise Dominiklilere "Haitili misin?" diye sorduğumuzda bozulmaları.

Neyse ki yakındaki bitpazarından her gün otele gelip havuzun kenarında tezgah kuran satıcılardan biri olan Sweet Dave ~ Tatlı Deyv ile muhabbeti ilerletmiştim. Ondan bir iki kolye, üç beş şişe Mama Juana ve rom alınca iyi arkadaş olduk ve ona sordum Haitili, İngilizce bilen birini tanıyormusun diye.

"Buluruz gringo!" dedi ve iki tezgah ilerdeki bir satıcıyı getirdi. Adam Haitili olmasına Haitili ama yaratıcılığı sıfır. "Bu bebekler Haitide çok var ama burada bulunmaz." diyor, başka birşey demiyor. "Yarına getir bir tane." diyoruz, "Yarın kayınpederim ziyarete gelecek." diyor.

Yani hayır demece oynuyoruz. Sonunda "Tamam, yarına bir tane buluruz. Alış veriş merkezindeki ilk mağazaya gel." dedi ama ben beş yaşındayken anneme bundan güzel yalan söylüyordum.

Yine de gittik ertesi gün ancak beklendiği üzere "Nada"...

Dominik Cumhurıyeti'ndeki son tam hünümüzde bu sefer bitpazarına biz gittik Jelena ile. Yine her mağazaya sorma kaydıyla bir Haitili bulup getirdiler yanımıza.

Bebeği anlatıp sorunca "Tabii ki Kara Büyü'yü biliyorum amigo." dedi ve başladı anlatmaya:

"Bizim köyde bir Mambo var ki üç otu karıştırıp bir büyü ile seni istediğin yere gönderiyor. Gözünü kapayıp açıyorsun New York, Buenos Aires, istediğin her yerdesin..."

İçimden "Giderken o üç otu yanımda götürme yoksa New York'daki hapisaneleri de gösterir o Mambo sana..." dedim ama :)

"Bize kumaş bebek bulabilecek misin?" diye sorunca, "Noproblem amigo!" dedi, önce depozit istedi, sonra bebek başına yirmibeş dolar. Sizin anlayacağınız tezgah!

"Yok, istemiyoruz." dedik, döndük otele.

İşte size başarısız Kara Büyü maceramız. Umalım ki Haiti gelecekte biraz daha güvenli bir yer haline dönüşsün, ben de dünya gözüyle bir Kara Büyü göreyim.

Adios!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...