17 Haziran 2013 Pazartesi

Bokeh

Hadi biraz fotoğraf geyiği yapalım...

Haso fotoğrafçılar, fotoğrafını çektikleri şeyi geri plandaki kalabalıktan ayırmak için geri planda kareye giren diğer herşeyi flulaştırırlar.

Böylece fotoğrafı izleyenlerin gözü direkt olarak fotoğrafın konusuna odaklanır.

İnsan beyninin çalışma şeklinin bir sonucudur bu. Beynimiz gözümüzü öncelikle görünen en keskin detaya yönlendirir. Daha sonra daha az keskin, yani flu detaylara bakarız.

Bakalım fotoğrafçılıkta bu keskinlik işi nasıl yürüyor...

Fotoğraf çekerken lensin odaklandığı nesneler keskin, odaklanmadıkları ise flu çıkar.

İşte insan beyninin bu keskin detayı önce görme huyundan faydalanmak için dikkat çekmek istediğimiz nesneye odaklanır, onu mümkün olduğunca keskin yapmaya çalışırız.

Bu işin en kolay kısmı.

Yani keskin olmasını istediğimiz detayı vizörden yada ekrandan baktığımızda görünen küçük kırmızı karenin içine getirip çekme düğmesine yarım basarsak bir iki saniye içinde bir düt sesi duyarız ve kırmızı kare yeşil olur.

Bu da demektir ki konumuz olan ilk bakışta görülmesini istediğimiz keskin detayı yakaladık.

İşin zor kısmı fotoğraf konumuzu keskin yapmak değil, konumuz olmayan geri plan detayları flu yapmaktır.

Çünkü biz kameramızı onlara odaklamasak da bu istenmeyen detaylar hala keskin çıkma eğilimindedirler. Özellikle de küçük cep kameralarında.

Şimdi size üç-beş kelime ile bu istenmeyen detayları nasıl flulaştıracağımızı anlatayım.

Kameranızı bir noktaya odakladığınızda sadece bu nokta değil, bu noktanın önünde ve arkasındaki belli bir uzunluktaki alanda bulunan herşey keskin çıkar.

İşte odaklandığımız noktanın önünde ve arkasındaki herşeyin keskin çıktığı bu alana "Alan Derinliği" denir.

Alan ne kadar derinse üzerine odaklanan nesne ile birlikte arka ve önde daha büyük bir alan keskin detaylı görüntü verir.

Bunun tersi, alan ne kadar sığ ise odaklanılan cismin önünde ve arkasında daha küçük bir alandaki detaylar keskin çıkar.

Yazımızın hedefine yaklaşıyoruz.

Demek ki fotoğraf konumuzu keskinleştirmek için onun üzerine odaklanmak, konumuz olmayan detayları flulaştırmak için de alan derinliğini azaltmak gerekiyormuş.

İyi de alan derinliğini nasıl azaltırız? Başka bir değişle nasıl sığlaştırırız?

Bunun üç yöntemi var.

Ve bu üç yöntemi de elden geldiğince aynı anda kullanmalısınız. Sadece biri yada ikisini kullanmak çoğunlukla yetmeyecektir.

Lafı uzatmadan bu üç yöntemi anlatalım.

Bir. Diyaframı, yada İngilizcesiyle apperture'ı açabildiğiniz kadar açın.

Bunun için kameranızın çekim ayarını "A" yada "AV" 'ye getirin ve f/... değerini mümkün olduğunca düşürün. Bu değer düştükçe diyafram açılır.

Birçok kamerada bu diyaframın alabileceği en küçük değer yada başkaca deyişiyle en büyük açıklık f/3.5 - f/4.0 gibi bir değerdir. Eğer şanslıysanız, yani kocanız, karınız yada babanız size kameranızı alırken biraz paraya kıymışsa bu değer f/2.8 'e kadar düşebilir. Eğer GERÇEKTEN şanslıysanız f/1.2 - f/1.8 gibi bir değere kadar inebilirsiniz.

Geri planı flulaştırmanın ikinci yöntemi ise mümkün olduğunca odak uzaklığını artırmak yani "zum" yapmaktır. Siz zum yaptıkça görüntü büyür ve kareyi doldurmaya başlar, aynı zamanda odak uzaklığı artar ve alan derinliği düşer yani sığlaşır.

Üçüncü ve en etkili yöntem ise hiç de teknolojik olmayan, bayağı abbas işi bir yöntem.

Bir cümle ile fotoğrafını çekeceğiniz nesneye yaklaşabildiğiniz kadar yaklaşmak.

Burada amaç konu ile geri plan arasındaki uzaklığın kamera ile konu arasındaki uzaklığa oranını yükseltmek.

Çok matematik oldu, hemen bir örnekle açıklayalım. Kamera ile manken arasında diyelim bir metre var, manken ile arkadaki perde arasımda da bir metre.

Birin bire oranı bir.

Eğer mankene yarım metre yaklaşırsanız kamera ile manken arasındaki mesafe yarım metre olur, manken ile arkadaki perde arasındaki mesafe de bir kalır. Böylece oran iki katına, yani bir metre bölü yarım metreye çıkar.

Eğer mümkünse konu ile geri plan arasındaki mesafeyi de artırıp aynı sonuca ulaşabilirsiniz. Yani mankene "Yürü bakalım bir metre daha, uzaklaş bakiim perdeden" diyebilirsiniz.

Ancak konunuz bir dağ yada müzede bir heykelse kameranın konuya uzaklığını değiştirmek daha kolay olacaktır.

İşte böyle. Son olarak bu arka planı flulaştırmanın teknik isminin de Bokeh olduğunu söyleyip bitirelim.

Hadi bol bol dreamy creamy bokeh'li iyi fotoğraflar herkeze.

Sadece bir "Hayır" sözcüğü

1959 yılında El Comandante, yani yoldaş Fidel, Küba’da ABD’nin kankası diktatör Fulgencio Batista’ta karşı gerçekleştirdiği devrim sonrasınd...